13.07.2022
GÖK TANRI
Türk geleneğinde; ağaç dikmek, yoksul bir aileyi ya çocuğu sevindirmek, doğadaki hayvanlara yiyecek ve su bırakmak başattır. Türkler o zamanlar ülke yöneterek, toplumla düzen ve barışı sağlamak için anayasa bile hazırlamışlardır. Bu dünyanın ilk manifestosu ve anayasasıdır. (Bilge Kağan Yazıtları)Türk geleneğinde; ağaç dikmek, yoksul bir aileyi ya çocuğu sevindirmek, doğadaki hayvanlara yiyecek ve su bırakmak başattır. Türkler o zamanlar ülke yöneterek, toplumla düzen ve barışı sağlamak için anayasa bile hazırlamışlardır. Bu dünyanın ilk manifestosu ve anayasasıdır. (Bilge Kağan Yazıtları)
Gök Tanrıcılık, Türk'lerin ulusal dinidir. Bilinmeyen tarihlerde ortaya çıkan bu dinin özü, yüksek bir ahlâka sahip olmaktır. Mert, yiğit, dürüst, iyi olmak, doğayı sevmek ve saygı duymak, atalarının ruhlarını onurlandırmak bu inancın temelini oluşturmaktadır. Gök Tanrıcılık, kaynağı Türk olan tek inanç sistemi olup, Orta Asya steplerinde ve Sibirya'nın bazı bölgelerinde bugün halâ varlığını sürdürmektedir. Bu bölgelerde doğa ve canlılar korunur. Doğa yoksa, insan da yoktur. İnsanı doğadan hiç bir zaman kopamayacak özellikleri nedeniyle, doğayla iç içe olmaktan ve onun gücünden, ruhundan, sesinden, sevgisinden, bolluk ve bereketinden ayrı düşünmek olası değildir.
Yapısal olarak Şamanizmle benzerlikler arzetmektedir. Gök Tanrı inancında ayrımcılık yapılmaz. Diğer dinlere ve inançlara son derece saygılıdır. Yapılan ibadetleri, sevap kazanmak ya da günah çıkarmak olarak görmez. Doğaya ve canlılarına saygı duymak ve sahip çıkmak Tanrı'ya teşekkürü ve şükranıdır. Çünkü, doğa Tanrı'nın insanlığa ve canlılara armağanıdır. Hor kullanmamak gerek. Ruhun temiz, yüreğin hilesiz-hudrasız olması gerekir.
Eski Türk yazıtında der ki:Kuzu dizlerinin üzerine çökerek annesini emer, karga yaşlı annesini besler;Bunun adı: "saygılı davranmaktır."Horoz şafak vakti öter,Yaban kazlarıHer bahar kuzeyeHer sonbahar güneye uçar;Bunun adı:"Söz tutmaktır."Yeşil başlı ördek eşini kaybettikten sonra ölene kadar yeni bir eş bulmak istemez.Bu:SadakatOlarak adlandırılır.Bir geyik iyi bir otağa rastlandığında yaşadığı sürüyü oraya davet eder ve paylaşır.Karınca yemek gördüğünde koloniyi oraya çağırır;Bunun adı:"adalettir."Eğer bir insan bu erdemlere sahip değilse:Hayvandan beter bir halde yaşıyordur.
Arapların putlara, Perslerin ateşe taptıkları dönemden 800 yıl önce, yalnızca Tanrı'ya inanan Türk Hun Hükümdarları aşağıdaki duayı okurlardı."Ulu Tanrı.Herşeyi yaratan Tanrı.Yenilmez, yıkılmaz, ölmez, bitmez, yok olmaz Tanrı.Suyu donduran, buzu eriten, buzdan su yürüten, sudan ırmak coşturan, ırmaktan göl dolduran, gölde balık gezdiren Tanrı.Kuru derelere pınar koşturan, ota ağaca can yürüten, ottan ağaçtan çiçek çıkartan, çiçeklerden oğul veren, arıya bal yaptıran Tanrı.Günümüzü aydınlatan, gecemizi yıldızlarla süsleyen Tanrı.Bize yeni bir yıl veren Tanrı.Bu yıl bize bol ver, bolluk ver!Otumuz otlağımız bol ver.Yapağımız yünümüz, yağımız sütümüz, peynirimiz, kımızımız bol ver.Yağmurumuz suyumuz bol ver.Avlağımız avımız bol ver.Urısı, kızı oğlumuz bol ver.Anamızı balamızı, oğlumuzu, kızımızı, gencimizi, yaşlımızı, bu Kara yer üzerinde hepimizi kara çorlardan sakla, isizlikten bizi esirge Yüce Tanrı.Yayımız yaman, okumuz şaşmaz, kılıcımız keskin kıl.Yağının başını munsuz, bileklerimizi güçsüz, yüreklerimizi umutsuz koma.Bahar geçsin yaz gelsin, yaz geçip güz gelsin, güz buduna yeğni gelsin.Kuzumuz, kulunumuz, oğlumuz çok olsun.Türk çoğalsın Acun üze bey olsun.Aç, çıplak kalmasın, acun düzen dirlik olsun.Yer ve gök ülüşü için, atalarımız tini için sunduğumuz iduklarımız tini için sunduğumuz iduklarımızı una.Yüce Tanrı.
Türk Budun ilsiz kılma, Türk Budun başsız kılma. Türk Budun töresiz kılma, Hun Budun yüzün yere vurma, Türk Budun tutsak kılma, hatun olacak kızlarımızı kun, bey olacak oğullarımızı kul kılma.Türk budununu koru." (R. Cohn - J. Russell Tengriism)
Atalarımız taşları oyup tapmadı. Ama geçmişini taşlara yazdı. Arapça yazılmış mezar taşlarını okuyamadık ama atalarımızın bizlere armağan bıraktığı anıtları okuyabiliyoruz. Yukarıda birliğin, beraberliğin maddelerini sıralamışlar ve uygulamışlar; böylelikle bulundukları topraklarda egemen olmuşlardır. Ne zamanki bu belirtilen maddelerden uzaklaşılmış, birlik ve dirlikleri bozulmuştur.
Gök Tanrı'ya inanan atalarımız yurtlarını "Yer-su" diyerek kutsal saymışlardır. Yer ve suların ruhları olduğuna ve bu ruhların kendilerini koruduklarına inanırlardı. Bu nedenle Gök Tanrı inancında doğayı sevmek ve korumak ibadettir. Ayrıca Türklerdeki yüksek vatan sevgisi de atalarımızın "Yer-su" inancından kaynaklanmaktadır.
"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksel tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlar ile sallandı, beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı; onlar tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Birgün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir." (M. Kemal ATATÜRK)
Share this with your friends: