Mevla SAYGIN, BA
12.09.2023
Ekonomi Bakanlığı'nın turizm raporuna göre Avusturya 2022 yılı iç turizm açısından beklenenden daha iyi geçti. 2020 ve 2021 yıllarında Korona nedeniyle tatilci sayısında yaşanan düşüşün ardından, bir önceki yıl yaklaşık 40 milyon misafir girişi ve yaklaşık 137 milyon gecelemeyle neredeyse kriz öncesi seviyelere ulaştı. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşı, artan enerji fiyatları ve enflasyonun yanı sıra devam eden iş gücü sıkıntısı gibi birçok zorluğa rağmen, Avusturya turizm endüstrisinin 2022'de olduğu gibi 2023'de de beklenmedik derecede iyi bir sonuç elde ettiğini söyleyebiliriz.Ekonomi Bakanlığı'nın turizm raporuna göre Avusturya 2022 yılı iç turizm açısından beklenenden daha iyi geçti. 2020 ve 2021 yıllarında Korona nedeniyle tatilci sayısında yaşanan düşüşün ardından, bir önceki yıl yaklaşık 40 milyon misafir girişi ve yaklaşık 137 milyon gecelemeyle neredeyse kriz öncesi seviyelere ulaştı. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşı, artan enerji fiyatları ve enflasyonun yanı sıra devam eden iş gücü sıkıntısı gibi birçok zorluğa rağmen, Avusturya turizm endüstrisinin 2022'de olduğu gibi 2023'de de beklenmedik derecede iyi bir sonuç elde ettiğini söyleyebiliriz.
Avusturya'da tatiller yaz sezonunun başlangıcında yoğun talep gördü. Rezervasyonlar Mayıs ayında bir yıl öncesine göre daha da arttı. İstatistik Avusturya'nın bildirdiğine göre, ilk verilere göre gecelik konaklamalar yüzde 14,1 artışla 8,2 milyona yükseldi. Konaklama tesislerine 3,1 milyon turist giriş yaptı; bu, bir yıl öncesine göre neredeyse yüzde 17 daha fazladır.
Rezervasyonlardaki önemli artış yabancı turistlerden kaynaklanmaktadır. Mayıs ayında geceleme sayıları geçen yılın aynı ayına göre dörtte birden fazla (yüzde 25,8) artarak 5,1 milyona ulaştı. Bu aynı zamanda Korona pandemisinden önceki Mayıs 2019'a göre yüzde 12,6 daha fazladır. Öte yandan, yerli tatilcilerin geceleme sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre hafif bir düşüşle yüzde 1 azalarak 3,1 milyona geriledi. Ancak Mayıs 2019'a kıyasla Avusturya'dan gelen misafirler arasında da yüzde 6,7'lik bir artış yaşandı.
Ekonomi Bakanlığı, içinde bulunduğumuz 2023 turizm yılına ilişkin görünümünde, devam eden küresel belirsizliklere rağmen, turizm sektöründe Korona pandemisi sırasında olduğu gibi yeni bir düşüş beklenmediğini belirtmişti. Ancak, genel fiyat artışları nedeniyle seyahatler giderek düşük sezonlara kaymaya devam edecektir. Daha kısa süreli konaklamalar ve daha düşük tatil bütçeleri de ayrıca yaz döneminde gözlemlenmiştir. Buna rağmen, sektör araştırmalarında tatilcilerin seyahatlerinin kalitesine ve hizmet düzeyine daha fazla dikkat ettiklerine dair göstergeler bulunmaktadır. 2023'teki geceleme dengesiyle ilgili olarak, Avusturya'da yaz turizmi için 2019'un üçüncü çeyreğine kıyasla genel olarak ortalamanın üzerinde bir dinamik gözlemlenmiştir. İklim dostu seyahat olanaklarıda 2023 yaz turizminde, turistler tarafından aranan niteliklerdendi.
1990'larda Avusturya, turizm işletmeleri için "eko-etiket" uygulamasını başlatan dünyadaki ilk ülke olmuş ve bu sürdürülebilirlik sertifikasını seyahat teklifleri, etkinlikler ve ticari fuarların yanı sıra sektördeki kültürel işletmeleri de kapsayacak şekilde genişletmiştir. Turizm teklifini daha sürdürülebilir hale getiren önlemler, ekonominin bu sektörü için önemli olan Avusturya'nın doğal peyzajının korunmasına da katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bunlar arasında iklim dostu seyahat olanakları, bisiklet turizmine odaklanma ve kış sporlarının bir kış deneyimine dönüştürülmeside yer alıyor.
Önümüzdeki sonbahar turizm sektörü için zorlu geçebileceği söylenebilinir. Sektör temsilcileri ve acenteler hem enflasyonun hem de personel eksikliğini vurguluyorlar. Misafirlerin yanı sıra işgücünü de turizme geri kazandırmayı başarmalıyız. İşletmeler, kendilerini daha da güçlü bir şekilde cazip işverenler olarak konumlandırmaları için desteklenmelidirler.
09.08.2023
Aşırı hava olaylarının sayısı dünya genelinde artmaktadır. Sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, seller ve fırtınalar gibi aşırı hava olayları dünya tarihinde her zaman var olmuştur. Ancak iklim değişiyor: son zamanlarda, özellikle son on yılda, aşırı hava olayları daha sık hale geldi. Ve bunun birçok insanın gıda güvenliği üzerinde doğrudan olumsuz etkileri var.Aşırı hava olaylarının sayısı dünya genelinde artmaktadır. Sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, seller ve fırtınalar gibi aşırı hava olayları dünya tarihinde her zaman var olmuştur. Ancak iklim değişiyor: son zamanlarda, özellikle son on yılda, aşırı hava olayları daha sık hale geldi. Ve bunun birçok insanın gıda güvenliği üzerinde doğrudan olumsuz etkileri var.
Araştırmalar, iklim değişikliğinin aşırı hava olaylarının genel sıklığını artırdığını ve uzun süreli iklim aşırılıklarını mümkün kıldığını göstermektedir. Örneğin, fırtınalar, kuraklıklar, yangınlar ve seller gibi aşırı hava olaylarının sayısı 1990'ların başından bu yana iki katına çıkmıştır. Gıda Krizleri Küresel Raporu, 2021 yılına kadar 8 ülkede yaklaşık 23,5 milyon insanın iklim olayları nedeniyle artık yeterince beslenemeyeceğini belirtmektedir.
İklim değişikliğinin aşırı hava koşullarının sıklığı ve ortalama yoğunluğu üzerindeki etkisini tahmin etmek artık mümkün. Bilimsel bulgular bazı hava koşullarının şimdiden değiştiğini gösteriyor. Örneğin, soğuk geceler dünya çapında azalırken, sıcak geceler artmıştır. Kuraklıklar, fırtına yoğunluğu ve sıcak hava dalgaları artmıştır ve artmaya devam etmesi beklenmektedir. Araştırmacılar, soğuk hava dalgaları hariç, aşırı hava olayları kategorilerinin çoğunun küresel ısınma nedeniyle artmaya devam edeceğini beklemektedir. Örneğin Orta Avrupa'da, yeni yaz sıcaklık rekorları bir süredir norm haline gelmiştir.
Aşırı hava koşulları nasıl açlığa neden olur?Dünya genelinde açlık ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir, tahminen 735 milyon insan açlıkla karşı karşıyadır. Bunların arasında yetersiz beslenme nedeniyle büyüme geriliği yaşayan beş yaşın altındaki 148 milyon çocuk da bulunmaktadır.
Görünürde yeterince yiyecek olan yerlerde bile, "gizli açlık" olarak adlandırılan durum yaklaşık iki milyar insanı etkilemektedir. Bu insanlar dengesiz beslenme nedeniyle büyük besin eksikliklerinden muzdariptir.
Welthungerhilfe, küresel açlığa son vermek için ortaklarıyla birlikte çalışmaktadır. Ancak bu çalışma, iklim değişikliğiyle bağlantılı olarak artan aşırı hava olayları nedeniyle sürdürülebilir bir şekilde daha zor hale gelmektedir. Fırtınalar, kuraklıklar, sıcak hava dalgaları, şiddetli yağışlar ve yangınlar veya seller gibi ilgili doğal afetler 1990'lardan bu yana daha sık ve daha büyük ölçekte meydana gelmektedir. Bugün bu felaketler dünya genelindeki tüm felaketlerin yüzde 80'ini oluşturmaktadır.
Sıcak hava dalgaları, şiddetli yağmurlar, kuraklık ve seller gıda üretimini tehdit ediyor. Önemli ürünlerin verimi düşmekte, bu da çiftlik hayvanlarının açlıktan ölmesine neden olmaktadır. Bu durum birçok insanı sadece açlığa değil, aynı zamanda kendi geçim kaynaklarını kaybettikleri için çoğu zaman yıkıma da sürüklüyor.
Aşırı hava olayları gıdaya erişimi tehlikeye atmaktadır. Hasat başarısız olduğunda ve ürünler azaldığında, gıda fiyatları hızla yükselir. Bu durum özellikle istikrarlı gıda fiyatlarına bağımlı olan en yoksul kesimi etkilemektedir. Artık kendilerini yeterince besleyemezler ve açlık çekmek zorunda kalırlar. Ürün kayıplarına ek olarak, aşırı hava koşullarının gıdanın kalitesi ve güvenliği üzerinde de olumsuz bir etkisi vardır. Araştırmalar, bitkilerdeki bazı mikro besin maddelerinin konsantrasyonunun yetersiz olabileceğini göstermektedir. Bu da daha fazla insanda "sessiz açlığa" yol açmaktadır.
Sürdürülebilir bir şekilde hareket edilmezse, aşırı hava koşulları nedeniyle birçok bölgede açlık ve yetersiz beslenme artmaya devam edecektir. İklimle ilgili zorlukların üstesinden gelmek için iddialı yaklaşımlara ve tedbirlere ihtiyaç var.
12.04.2023
Son 20 yılda enflasyon, son günlerdeki gelişmeler haricinde, temelde %0 ile %3 arasında değişmiştir. Avrupa Merkez Bankası (ECB) böylece söz konusu dönemde fiyat istikrarını büyük ölçüde sağlamayı başarmıştır. Ancak 2021'in sonunda enflasyon hızla artmaya başladı ve Eylül 2022'den bu yana Avusturya'da enflasyon sürekli olarak %10'un üzerinde seyrediyor.Son 20 yılda enflasyon, son günlerdeki gelişmeler haricinde, temelde %0 ile %3 arasında değişmiştir. Avrupa Merkez Bankası (ECB) böylece söz konusu dönemde fiyat istikrarını büyük ölçüde sağlamayı başarmıştır. Ancak 2021'in sonunda enflasyon hızla artmaya başladı ve Eylül 2022'den bu yana Avusturya'da enflasyon sürekli olarak %10'un üzerinde seyrediyor.
2021 yazında yüksek enflasyon dönemi başlamış ve o zamandan beri devam etmektedir. Yükselen enflasyonun nedenleri arasında Korona salgınının yanı sıra Ukrayna krizi ve buna bağlı olarak alınan tedbirler de yer almaktadır: Tedarik zincirlerinde görülen kesintiler üretimin durmasına ve buna bağlı olarak arzın azalmasına ya da fiyatların yükselmesine yol açmıştır. Ayrıca enerji maliyetleri de önemli ölçüde artmıştır.
Son aylarda enflasyon oranı fahiş bir şekilde yükselmiştir. Şubat 2022'de yıllık enflasyon (bir önceki yılın ayına göre fiyat artışı) hala %5,8 idi. Temmuz 2022'de ise yıllık enflasyon %9,4 olarak kaydedilmiştir. Bu artış eğilimi 2022 yılında devam etmiştir: Ekim 2022'ye gelindiğinde enflasyon oranı %11.0'e tırmanmıştı, bu oran şimdilik son 70 yılın en yüksek seviyesiydi. Ocak 2023'te ise %11,2 ile yeni bir zirveye ulaşıldı.
Mevcut enflasyon istatistikleri, en son 1960'larda olduğu kadar yüksek değerler gösteriyor. Bu fiyat artışları bir yandan Korona pandemisinin bir sonucu olan tedarik zinciri aksaklıklarına bağlanabilir. Öte yandan, Ukrayna savaşı 2022'nin başından bu yana fiyatların normalleşmesini engelledi: Artan ticari mal ve enerji fiyatları enflasyonu yeni zirvelere taşıdı.Avrupa'da ekonomi şu anda siyasi olaylar nedeniyle ciddi şekilde frenlenmiş durumda. Bu nedenle Avrupa Merkez Bankası (ECB), bu kadar yüksek enflasyonla aslında bariz olan temel faiz oranlarını yükseltmek konusunda uzun süre tereddüt etti. Korona nedeniyle Avrupa'da artan ulusal borç da burada bir rol oynamaktadır, çünkü temel faiz oranı artışları AB ülkeleri için maliyetlidir. İlk faiz artırımı Temmuz 2022'de yapıldı, bunu Eylül, Ekim ve Aralık 2022'de üç faiz artırımı daha izledi ve son olarak Mart 2023'te ECB altıncı kez faiz artırdı.
Enflasyon oranı nasıl gelişecek?Avusturya'daki enflasyon istatistikleri, 2022 yılının tamamı için %8,6'lık bir enflasyon oranı ile uzun yıllardır görülmemiş bir değeri göstermektedir. 2023 yılı için enflasyonun yeniden ancak yavaş bir şekilde düşmesi beklenmektedir. Bank Austria tarafından Mart 2023'te yayınlanan bir tahmin, 2023 için %6.5 ve 2024 için %3.0'lık bir enflasyon oranı öngörmektedir.
Rusya'ya yönelik yaptırımlar nedeniyle keskin bir şekilde yükselen enerji fiyatları ana etken olmaya devam etmektedir, ancak enflasyon diğer tüketim mallarını ve gıdayı da etkilemektedir. 2023 ve 2024 yıllarındaki fiili enflasyon, nihai olarak ECB'nin eylemlerine ve diğer siyasi gelişmelere bağlı olacaktır.
11.07.2023
Kamu diplomasisi, bir devletin yabancı halklarla doğrudan iletişim kurma stratejisidir. Bu noktada diasporalar eğer kendilerinden etkin bir şekilde istifade edilebilirse, çok önemli bir kamu diplomasi vasıtası olarak ülkeler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmesine katkı sunabilir. Günümüzde diaspora, sadece politik nedenlerle değil, ekonomik, eğitim, gibi farklı nedenlerle de yurdu terk edip, başka bir ülkeye yerleşen insanların meydana getirdikleri toplulukları ifade etmek için de kullanılır.Kamu diplomasisi, bir devletin yabancı halklarla doğrudan iletişim kurma stratejisidir. Bu noktada diasporalar eğer kendilerinden etkin bir şekilde istifade edilebilirse, çok önemli bir kamu diplomasi vasıtası olarak ülkeler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmesine katkı sunabilir. Günümüzde diaspora, sadece politik nedenlerle değil, ekonomik, eğitim, gibi farklı nedenlerle de yurdu terk edip, başka bir ülkeye yerleşen insanların meydana getirdikleri toplulukları ifade etmek için de kullanılır.
Türk diasporasının pek çoğu anavatanlarındaki iç politik siyasi meselelerle ziyadesiyle bir alaka içinde bulunmalarına rağmen, yaşadıkları ülkelerdeki politik olaylara karşı yeterince ilgili değillerdir. Bunun nedeni Avrupa merkezli Türk diasporasının çoğunun anavatanlarıyla kurdukları yüksek gönül bağının bir yansıması ve kendilerini her şeyden önce Türkiyeli olarak tanımlamaya devam etmeleridir. Bu tercihin bir diğer nedeni de, Avrupa’lı Türklerin bulundukları ülkelerle ilgili siyasi talep ve beklentilerinin anavatanları ile ilgili talep ve beklentilerine nispeten daha düşük seviyede olmasıdır. Bu durum kendilerinin Türkiye'deki gelişmelere ve siyasete daha fazla ilgi duymalarına neden olmaktadır.
Avrupa’da Almanya, Fransa ve Hollanda’dan sonra en fazla Türkiye’li göçmenin yaşadığı ülke Avusturya’dır. Yapılan bir sosyal araştırmaya göre Avusturya’daki Türklerin Türkçe televizyon izleme ve Türkiye üzerinden sosyal medya takip oranı, yerel kanalları izleme oranlarının en az üç katıdır. Yine bu araştırmaya göre 2018 Dünya Kupası finallerinde Avuturya’lı Türklerin Türk milli takımını destekleme oranı yüzde seksen bir olmasına karşın, Avusturya milli takımını destekleme oranı sadece yüzde ikidir. Bu kapsamda Avusturya’lı Türklerin memleketleriyle gönül bağlarını muhafaza etmeleri elbette önemlidir, ancak bununla beraber yaşadıkları yöre, şehir ve ülke ile de alakalı bir müşterek bir hissiyata sahip olmaları, toplumlar arasındaki gönül köprülerinin inşa ve tahkim edilme sürecine katkı sunabilir. Nitekim bu noktada bulundukları ülkelerde başarılı olmuş ve o ülkenin milli takımına kadar yükselmiş bizatihi göçmen veya kökleri göçmen olan bir sporcunun veya ödüller kazanmış bir bilim insanının, veyahut hazırladığı kitaplar, çıkardığı gazete ve dergiler, çektiği belgesellerle kitlelere ulaşan bir düşünce insanının, dahası bizatihi kişiliği, tavır ve tutumlarıyla muhatap olduğu insanlar üzerinde güven hissi uyandıran sıradan bir insanın, bir küçük esnafın, bir okul talebesinin,bunlardan çok daha önemlisi Türk insanı ve kültürü ile münasebetini geliştirmiş kişilerin doğrudan veya dolaylı olarak kamu diplomasisi adına sunacağı fırsatlar ve elbette sağlayacağı müspet katkılar öyle zaman olur ki, başka hiçbir gayretle aynıyla ikame edilemeyebilir.
Sonuç olarak günümüzde, bilhassa küreselleşmenin etkisi, iletişim ve bilişim teknolojilerindeki gelişmeler, insan haklarına yoğun vurgu, uluslararası ilişkilerde klasik diplomatik yöntemlerle beraber ve daha ziyade kamu diplomasisinin önemini ortaya çıkaran gelişmelerden sayılabilir. Esasında her birey, yurt dışında veya içinde herhangi bir vesileyle temas ettiği herbir yabancı nezdinde bir yönüyle hem bir kamu diplomasisi vasıtası hem de mensubu olduğu ülkenin bir temsilcisidir. Bu noktada elbette Türk diasporası üzerine bilhassa önemli vazifeler düşmektedir. Türk diasporası muhakkak geçen zaman içinde yaşadıkları ülkelerde etkinliklerini artırmakta ve yaşadıkları ülkeye daha fazla katma değer sağlamaktadırlar. Diaspora Türkleri ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmiş ülkelerdeki barış elçileri, ticari ataşeleridir. Çünkü medya ne yazarsa yazsın veya politikacılar ne konuşursa konuşsun Türkiye hakkındaki kanaatler aslen o ülkede yaşayan Türkler üzerinden oluşmaktadır. Türkiye’nin temsil edilmesi ve tanıtılması noktasında iyi eğitimli, lisan problemi olmayan, topluma adapte ve entegre, iyi eğitimli genç Türkler önemli bir yer tutmaktadırlar.
15.03.2023
1 Mart 2023 tarihinde Avusturya Parlamentarizm ve Demokrasi Enstitüsü tarafından açıklanan verilere göre Kadınların hükümetteki payı %35,7 ile bir önceki yıl %46,7 olan orana kıyasla önemli bir düşüş göstermiştir. 2021 yılında 15 hükümet üyesinden 7'si kadınken, bu yıl 14 hükümet üyesinden sadece 5'i kadındır. Eyalet sekreterlerini de eklersek, hükümetin 18 üyesinden 8'i kadındır. Bu oran bir önceki yıldaki %52.9'a kıyasla %44.4'tür. Ulusal Konsey'de de kadın vekillerin sayısı 76'dan 74'e hafif bir düşüş göstermiştir. Böylece, bir önceki yıl %41.5 olan kadın oranı %40.4'e düşmüştür.1 Mart 2023 tarihinde Avusturya Parlamentarizm ve Demokrasi Enstitüsü tarafından açıklanan verilere göre Kadınların hükümetteki payı %35,7 ile bir önceki yıl %46,7 olan orana kıyasla önemli bir düşüş göstermiştir. 2021 yılında 15 hükümet üyesinden 7'si kadınken, bu yıl 14 hükümet üyesinden sadece 5'i kadındır. Eyalet sekreterlerini de eklersek, hükümetin 18 üyesinden 8'i kadındır. Bu oran bir önceki yıldaki %52.9'a kıyasla %44.4'tür. Ulusal Konsey'de de kadın vekillerin sayısı 76'dan 74'e hafif bir düşüş göstermiştir. Böylece, bir önceki yıl %41.5 olan kadın oranı %40.4'e düşmüştür.
2022 yılı kadınlar için siyasi açıdan pekte iç açıcı geçmemiştir. Belirtilmesi gereken bir diğer noktada 2022 federal başkanlık seçimlerinde hiçbir kadının aday olmamasıdır. Geçen yıl yapılan hükümet değişiklikleri de federal düzeyde kadınların oranı üzerinde etkili olmuştur.
2022'deki hükümet değişikliklerinin sonuçları peki neler oldu?
Her iki iktidar partisi de hükümet üyelerini değiştirdi.
Federal hükümet küçültülmüştür; iki bakanlık birleştirilerek hükümet üyelerinin sayısı 15'ten 14'e düşürülmüştür.
Aynı zamanda devlet sekreterlerinin sayısı da iki katına çıkmıştır.
Bakanlıklar arasındaki yetkilerde kaymalar olmuştur.
Bu değişiklikler sonucunda Avusturya siyasetindeki kadın oranında gözle görülür düşüşler olmuştur.
Toplumumuzun erkek egemen bir yapıya sahip olması ve "siyaset erkek işidir" gibi kalıp yargılar nedeniyle kadınların siyasete katılımı geçmişten günümüze yeterli düzeyde olmamıştır ve küresel ortalamanın çok altındadır. Kadınlar siyasette yeterince temsil edilmemektedir. Sadece sandıkta kullanılan oyun katılım olarak kabul edilmesi yeterli değildir. Kadınlar siyasetten dışlanmamalı, hatta teşvik edilmelidir. Kadınların siyasete katılımı, kadın sorunlarının çözümü için gereklidir. Vatandaşlar için daha erişilebilir olduklarından, kadınlar yerel düzeyde yeterince temsil edilmelidir. Kadınların siyasette yeterince temsil edilmemesi önemli bir sorundur ve ele alınmalıdır.
Kadının siyasetteki yeri, ancak onun siyasetteki “anlamı” ile bütünleşirse siyasette kadın var olabilir. Başka bir deyişle, sadece siyasetteki kadın oranının artırılması değil, aynı zamanda siyasetin kadın sorunlarının farkında olan kadınlar tarafından yapılması ve bu bağlamda "siyasetin kadınsılaşması" gerektiği söylenebilir. Nitekim Avusturyada uzun süredir olduğu gibi kadın sorunlarına odaklanarak ve bunu "kadınsı değerler" üzerinden temellendirerek siyaset yapma bilincini kazanamamış siyasetçiler, son dönemde erkek siyasetini güçlendirmiş ve siyasette kadınlar için köklü değişimler yaratma ihtimalini ortadan kaldırmışlardır.
Unutulmaması gereken noktalardan biri de gerçek anlamda temsilin ancak temsilin ötesinde kadınların kendi ihtiyaçlarını tanımlayabilecekleri ve politikleştirebilecekleri niteliksel araçların var olmasıyla mümkün olabileceğidir. Bu da ancak kadınların sayısal olarak daha fazla temsil edilmesiyle sağlanabilir. Ancak kadınlar siyasette sayısal çoğunluğu elde etseler bile "kadın değerlerine" dayalı bir siyaset biçimi belirlemedikleri sürece siyasette niteliksel değişim gerçekleşmeyecek ve erkek değerleri siyaseti şekillendirmeye devam edecektir.
07.06.2023
Korona pandemisinin yatışmasının ardından göç ve iltica konuları yeniden gündeme geldi. Avrupa genelinde göçün kısıtlanmasını isteyenlerin sayısı en fazla Avusturya'da. Uluslararası bir araştırmaya göre, Avrupa'daki insanlar göçün azaltılmasına dünyanın diğer bölgelerine kıyasla daha fazla önem veriyor. Araştırma sonuçları eski NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in demokrasi örgütü ́Alliance of Democracies ́ tarafından mayıs ayında Kopenhag'da açıklandı. Avusturya'da ankete katılanların yüzde 34'ü göçün kısıtlanmasının hükümet için en önemli üç konudan biri olması gerektiğini söylüyor. Avusturya ayrıca geçen yıl Avrupa'da kişi başına en fazla iltica başvurusunun yapıldığı ülke oldu.Korona pandemisinin yatışmasının ardından göç ve iltica konuları yeniden gündeme geldi. Avrupa genelinde göçün kısıtlanmasını isteyenlerin sayısı en fazla Avusturya'da. Uluslararası bir araştırmaya göre, Avrupa'daki insanlar göçün azaltılmasına dünyanın diğer bölgelerine kıyasla daha fazla önem veriyor. Araştırma sonuçları eski NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in demokrasi örgütü ́Alliance of Democracies ́ tarafından mayıs ayında Kopenhag'da açıklandı. Avusturya'da ankete katılanların yüzde 34'ü göçün kısıtlanmasının hükümet için en önemli üç konudan biri olması gerektiğini söylüyor. Avusturya ayrıca geçen yıl Avrupa'da kişi başına en fazla iltica başvurusunun yapıldığı ülke oldu.
Dünya genelinde katılımcıların sadece yüzde 12'si göçün azaltılmasını, hükümetlerinin daha fazla odaklanması gereken en önemli üç konu arasında sıralarken, Avrupa'da bu oran yüzde 19'dur. Analiz edilen 53 ülke arasında en yüksek oranlar Avusturya (yüzde 34), Almanya (31), Hollanda (30), Fransa (28) ve İsveç'e (27) aittir. AB üyesi olmayan ilk ülke yüzde 26 ile Şili'dir. Öte yandan, Rusya (5), Ukrayna (4), Brezilya (1) veya Nijerya (1) gibi ülkeler için bu durum pek önem taşımamaktadır.
Küresel ölçekte ise katılımcılar için hükümetlerinin yoksulluğun azaltılması, yolsuzlukla mücadelenin yanı sıra ekonomik büyümenin teşvik edilmesi, sağlık hizmetlerinin ve eğitimin geliştirilmesi konularına daha fazla odaklanmasının daha önemli olduğu görülmektedir. Avrupa'da sağlık hizmetleri ve yoksulluğun azaltılması ön plana çıkmaktadır. Avusturya'da katılımcılar özellikle federal hükümetin yoksulluğun azaltılması ve iklim değişikliğiyle mücadele konularına odaklanmasını istiyor. Bir önceki yıla kıyasla, Avusturya'daki sağlık sisteminin geliştirilmesi isteği de keskin bir artış göstermiştir. Öte yandan, ekonomik büyümeye yönelik hükümet tedbirleri talebi konusunda Avusturya listenin en alt sıralarında yer alıyor.
Göçmen kabulünün durdurulmasına yönelik talepler ne kadar çok olursa olsun: Avusturya İstatistik Kurumu‘nun yeni verileri ve tahminleri çok net bir tablo ortaya koyuyor: Göç olmadan Avusturya büyümeye devam etmez, aksine küçülür ve bu da sosyal, sağlık ve emeklilik sistemlerinin finansmanı açısından öngörülemeyen sonuçlar doğurur.
2080 yılına gelindiğinde Avusturya'nın şu anki dokuz milyonluk nüfusu 6.7 milyona düşeceyi öngörülüyor. Avusturya İstatistik Kurumu Genel Müdürü Tobias Thomas, 2022’nin son aylarında Avusturya için yeni nüfus tahminlerinin sunumunda yaptığı konuşmada, "Avusturya 1950'lerdeki seviyesine geri düşecektir“ açıklamasını yaptı. Thomas, Avusturya'daki bu nüfus artışının sadece göçten kaynaklandığını söyledi. Zira Avusturya nüfusunun doğum dengesi 2020'lerin ortalarından itibaren azalacaktır.
2022 yılın ilk yarısında Avusturya'da kalan göçmenlerin çoğu, yaklaşık 62.000 kişi, Ukrayna'dan gelmiş, onu Suriye (5.454) ve Almanya (3197) takip etmiştir. En alt sırada ise Pakistan (146), Tunus (110) ve Fas (45) yer alıyor.
Avusturya şu anda özellikle savaş bölgesi Ukrayna'dan gelen göçle büyük bir büyüme kaydediyor. Nitekim Jeopolitik krizler her zaman göç hareketlerini tetiklemiştir. Örneğin Demir Perde'nin yıkılması, Yugoslavya'nın parçalanması ve Suriye'deki savaş gibi.
15.02.2023
Siyasi aktivizmin pek çok farklı biçimi vardır. Bu eylemler saldırgan, mülayim ve hatta biraz da absürt olabilir. Ancak, iklim alanındaki aktivizm son zamanlarda hem Avusturya'da hem de dünya çapında, yeni bir şekil aldı. Aktivistler iklim değişikliği konusunda harekete geçilmemesini tarihi sanat eserlerini tahrif ederek, otoyol çıkışlarını engelleyerek, kendilerini tren raylarına zincirleyerek ve ellerini asfalta yapştırarak, protesto ediyor. Peki neden bu tarz eylemler yapma ihtiyacı duyuyorlar, birazda bundan bahsedelim.Siyasi aktivizmin pek çok farklı biçimi vardır. Bu eylemler saldırgan, mülayim ve hatta biraz da absürt olabilir. Ancak, iklim alanındaki aktivizm son zamanlarda hem Avusturya'da hem de dünya çapında, yeni bir şekil aldı. Aktivistler iklim değişikliği konusunda harekete geçilmemesini tarihi sanat eserlerini tahrif ederek, otoyol çıkışlarını engelleyerek, kendilerini tren raylarına zincirleyerek ve ellerini asfalta yapştırarak, protesto ediyor. Peki neden bu tarz eylemler yapma ihtiyacı duyuyorlar, birazda bundan bahsedelim.
İklim değişikliğinin etkilerini her yerde görüyoruz. Deniz seviyeleri yükselirken buz tabakaları ve buzullar küçülüyor. Arktik deniz buzu yok oluyor. İlkbaharda karlar daha erken eriyor ve bitkiler daha erken çiçek açıyor. Hayvanlar daha serin koşullar bulmak için daha yüksek rakımlara ve enlemlere taşınıyor. Ve kuraklıklar, seller ve orman yangınları daha aşırı hale geldi. Ortalama küresel sıcaklıklar 1880'den bu yana 2,2 Fahrenheit veya 1,2 santigrat derece artmıştır ve en büyük değişiklikler 20. yüzyılın sonlarında meydana gelmiştir. Karasal alanlar deniz yüzeyinden daha fazla ısınmış ve Kuzey Kutbu 1960'lardan bu yana 4 Fahrenheit dereceden fazla ısınarak en fazla ısınan bölge olmuştur. Yapılan analizler bu değişikliklerin birçoğunu öngörmüştü, ancak gözlemler bunların gerçekleşmeye başladığını gösteriyor.
İklim değişikliği Avusturya'da da giderek daha belirgin hale gelmektedir. Avrupa İklim Adaptasyon Platformu (Climate-ADAPT) Avusturya'da sanayi öncesi dönemden bu yana yıllık ortalama sıcaklık artışının, küresel ısınma miktarının iki katından fazla olduğunu açıklamıştır. Yıllık güneş ışığı süresi ise yaklaşık %20 oranında artmıştır. Avusturya'da gözlemlenen tüm buzullar, 1980'den bu yana yüzey alanı ve hacim olarak açıkça bir azalma göstermiştir.
İklimin sembol ismi Greta Thunberg'in 2019 BM İklim Eylem Zirvesi'nde yaptığı konuşmanın ardından dünya çapında iklim değişikliği aktivizmine olan ilgi artmış olsa da, iklim politikası dünyasında değişen pek bir şey yok. Paris İklim Anlaşması'nın ortaya koyduğu hedeflere, yani küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat derece ile sınırlandırılmasına, ulaşılması hala çok uzak. Bu ne yazık ki şaşırtıcı değil, ancak yine de umut kırıcı. Özellikle'de iklim aktivistleri için.
Peki bir toplumda iklim aktivizmine olan ilgiyi nasıl ateşlersiniz? Cevap radikal aktivizm olabilir. Tarihi sanat eserlerine yiyecek fırlatmak, radikal aktivizm denince aklınıza gelen ilk protesto biçimi olmayabilir, ancak herkesi dahil olmaya teşvik eden bir konuşma başlatır ve bu da bir topluluğu daha büyük bir şey için mücadele etmek üzere bir araya getirmeye yardımcı olabilir. İklim protestolarının gerçekten önemli kısımlarından biri, anlatıyı iklim eylemini bireysel bir girişim olmaktan çıkarıp kolektif bir girişim haline getirmesidir.
İklim aktivizmi en absürd haliyle bile takip edilmeye değer çünkü farkındalık eyleme, eylem de değişime yol açar.
10,05,2023
Yüzde 4,6 ile Avusturya, Avrupa'daki tüm pozisyonlar (boş ve dolu) arasında en yüksek açık pozisyona sahiptir. Aynı zamanda, Avusturya şu anda tüm zamanların en yüksek istihdam oranına sahiptir.Yüzde 4,6 ile Avusturya, Avrupa'daki tüm pozisyonlar (boş ve dolu) arasında en yüksek açık pozisyona sahiptir. Aynı zamanda, Avusturya şu anda tüm zamanların en yüksek istihdam oranına sahiptir.
Mevcut Eurostat raporu, Avusturya'daki işgücü açığını doğrulamaktadır: yüzde 4,6 ile Avrupa'daki tüm pozisyonlar (boş ve dolu) arasında en yüksek açık pozisyona sahiptir. Ekonomi İşleri Bakanlığı 1 Mayıs işçiler gününde yaptığı açıklamada, AB ortalamasının yüzde 2,8 olduğunu açıkladı. Şu anda AMS'ye kayıtlı yaklaşık 113.000 açık iş pozisyonu bulunmaktadır.
Ekonomi Bakanı Martin Kocher (ÖVP), şu anda 3,9 milyondan fazla çalışanla bir istihdam rekoru kaydediklerini vurguladı. Bu, istihdamın 2019'daki pandemi öncesine göre neredeyse yüzde beş daha yüksek olduğu anlamına geliyor. Neredeyse Avusturya nüfusunun yaklaşık yüzde 77,5'i çalışıyor. Bunun başlıca nedenlerinden biride, artan kadın istihdamıdır.
Kadın istihdamının son yıllarda hatta asırlardır düşük olmasının nedeni ise kalıplaşmış düşüncelerdir. Kadınların daha az esnek oldukları için ve genellikle yarı zamanlı çalışmaları gerektiği için, ortalama olarak erkeklerden daha az kazandıkları söylenebilir. Bu aslında onların doğasında yoktur, ama özellikle Avusturya gibi batı toplumlarında çocuklardan, ev halkından, ailenin düzeninden ve bakımından hep bir Kadın sorumludur. Bu nedenle, tam zamanlı çalışmak yerine yarı zamanlı çalışma eğilimindedirler ve eğer tam zamanlı çalışırlarsa, esnek olmaları gerekmeyen işleri yapma eğilimindedirler. Christine Zulehner (Viyana Üniversitesinde ekonomi politikasi profesörüdür) Avusturya için yeni bir ebeveyn izni modeli öneriyor. 7+7 modeli, yani kadınının yedi ay, erkeğinde kalan yedi ay doğum iznine çıkması ve kadının iş dünyasından koparılmaması gerektiğini vurguluyor. Anaokulunu genişletmek, yani anaokulunu daha uzun süre açık tutmakta önerilerinden biridir. Şu anda istihdam oranları erkeklerde yüzde 83,3 , kadınlarda yüzde 71,6 ve bu oran yukarıdada belirttiğim öneriler dikkate alınırsa dahada yükselecektir. Erkekler için en yüksek istihdam oranı 1960'larda yüzde 87,3 idi. Aynı zamanda, 50 yaş üstü insanlar da dahil olmak üzere tüm yaş gruplarında istihdamın arttığı görünmektedir.
Ayrıyetten Sosyal İşler Bakanı Johannes Rauch (Yeşiller) bir yayında, Avusturya'da giderek daha fazla insanın çalışıyor olmasına rağmen yoksulluktan etkilendiğine dikkat çekti. Gelir ve yaşam koşullarına ilişkin yıllık EU-SILC anketine göre, bu, 2022'de Avusturya'da toplam 331.000 kişi için geçerliydi. 2021'e göre yüzde on bir artış görülmektedir. Özellikle, bekar ebeveynler ve üç veya daha fazla çocuğu olan aileler yoksulluktan en fazla etkilenenler oluyor. Bunu göz önünde bulundurarak, Sosyal İşler Bakanı, etkilenenlerin, daha yüksek gelirli ve daha esnek çalışabilmeleri adına, çocuk bakımına daha fazla yatırım yapılması çağrısında bulundu. Gelir artışının
gerekliliğini vurgulayan Rauch, Ekonomi nihayet hareket etmeli, diye talepte bulundu.
Share this with your friends: