Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır.Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Corana virüsü sanatçıların sanatlarını farklı mecralarda yapmasına olanak tanıdı. Müzeleri, sinemaları, tiyatroları ise kilitlemek zorunda kaldı. Bir çok sanat dalı pandemi dolayısıyla etkinlik gösteremedi. Pandemi dünyayı çok etkilerken bazı yaratıcı sanatçılara da ilham kaynağı oldu. 
Avusturya zengin kültürel geçmiş ve şimdiki dünya çapında takdir edilmektedir. Kültürel başarıları, mimari anıtlar, çeşitli müzik türleri, edebi başyapıtlarından, başarılı tiyatro ve sinema projelerinde göstermek ve görsel sanatlar tabii. Bireysel eyaletlerde kültürel çeşitliliği hakkında daha fazla bilgi ve kütüphaneler ve sanat dergileri ve dergi ve çok daha fazlası bulunmaktadır.
Avusturya kendi sanat ve değerlerine sahip  çıkarak dünya üzerinde belirli yere gelmiştir. Müzelerdeki eserlerin korunması ve insanlara sevdirilmesi medeniyetinin gelişmesinde önemli bir yere sahip olmuştur.
Sanatın SınıflandırılmasıSanat genel olarak önce iki gruba ayrılır:A) Endüstriyel Sanatlar (Zanaat)B) Güzel SanatlarA) Endüstriyel Sanatlar (Zanaat)Kısaca değinmek gerekirse el işçiliği ile yapılan yine marifet ve yaratıcılık isteyen fakat para karşılığı yani endüstriyel şekilde yapılan faaliyetlere Zanaat veya Endüstriyel Sanat diyoruz.Örneğin: Çinicilik, oymacılık, ahşap işleri, kuyumculuk, marangozluk, demircilik gibi.B) Güzel Sanatlar: İnsanda heyecan ve hayranlık uyandıran sanatlardır. Yukarıda  belirttiğim gibi zanaat kavramından yani marangozluk, demircilik, bakırcılık gibi, el işinden çok, ruh ve duyguyu ilgilendiren sanatlardır. 
Uygarlığın gelişmesi için sanat mı yoksa bilim mi önemlidir?
Şöyle ki; sanat hayatı ve olayları yorumlama biçimi olarak ortaya çıkmış eleştirel yaklaşmayı gerektiren insanın ruhuna hitap eden bir olgudur. Yeri gelir insanın gerçeklere yaklaştırır yeri gelir gerçeklerden uzaklaştırır. Hayal gücünü besler ve geliştirir. Bu noktada aslında bilim için bir altyapı ve en önemli gereksinim olan hayal gücünü besler.
Bilim ise gerçekliktir benim gözümde. Somut veriler ile kanıtlama, yorumlama ve sonuç elde etmelidir. Sanattan farklı olarak maddi şeyleri konu eder ve tanımlama yapmaya ihtiyaç duyar.
Bir toplumun, bir uygarlığın gelişmesi konusunda ise bu ikisinin dengeli bir uyumu söz konusu olmalıdır. Çünkü sanat hayalgücünü tetiklemeli, olmayanı ve eksik olanı vurgulamalı ki bilim ile uğraşan kimseler o yönlere yönelim gösterebilirsin. Günümüzde tam olarak "Bilgisayar oyunlarının gelişmesini grafiklere mi yoksa hikayelere mi borçluyuz demek gibi bir şey".
Bir ülke düşünün adamların bilim seviyesi çok ilerde her türlü teknolojileri var ama sanat hiç gelişmemiş ruhsuz ve robotumsu bir toplum adamlar hiçbir sanatsal aktivite olmadan sadece bilim yapıyorlar öbür tarafta ise başka bir ülke adamların bilimsel manada hiçbir gelişimi yok ancak her türlü sanatsal etkinlikler var çok büyük eserler çıkıyor. Benim düşünceme göre bilim ve sanat kendi başlarına hiçbir ülkede tam bir farkındalık yaratmamış.Fakat gerçek dünyaya dönüp halihazırda iki kavramında kendiliğinden gelişmediğini anlarsak son düşüncem yukarıda da belirtildiği gibi sanatın hayal gücünü besleyerek bilime destek olması gerektiğidir çünkü hayal gücü olmadan bilim kesinlikle gelişmez.
Son olarak Mustafa Kemal Atatürk`ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir”. sözüyle bitirelim..
Sevgiler...

Ausgabe: 276 / 09.10.2024 / Gelecek Sayı / Nächste Ausgabe: 08.11.2024
Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren