Sayı | Ausgabe: 270, 10.04.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.05.2024

17.01.2023

Felsefe ve Felsefik düşünce tarzları

Felsefe ilk defa Antik Yunan medeniyetinde ortaya çıktı. Antik Yunanistan'da ortaya çıkmasının nedeni, Antik Yunan'da denizcilik ile uğraşılması sayesinde daha çok bilgi birikiminin olması ve bunun yanında boş zaman kavramının da olması fazlasıyla etkili olmuştu.Felsefe ilk defa Antik Yunan medeniyetinde ortaya çıktı. Antik Yunanistan'da ortaya çıkmasının nedeni, Antik Yunan'da denizcilik ile uğraşılması sayesinde daha çok bilgi birikiminin olması ve bunun yanında boş zaman kavramının da olması fazlasıyla etkili olmuştu.Felsefi Düşüncenin Ortaya ÇıkışıYeryüzüne adım attığı andan itibaren insan, evrensel bazı soruların cevabını merak etmiştir: “Doğada var olan her şeyin kökeni ve nedeni ne olabilir?, Evren nedir ve nasıl oluşmuştur?, İnsanın ve evrenin var olma nedeni ne olabilir?” bunlar sorulan sorulardan sadece bir kaçıdır. Peki şimdi düşünelim ve kendimize soralım:” İnsanoğlu evreni nasıl anlamış, ona nasıl yorum getirmiştir? "Doğadaki tüm olayların bir düzen içinde olduğunu gözlemleyen insanlar, bunların gerisinde bir nedenin olması gerektiğini düşünmüştür. Başlangıçta evren, doğa ve kendisi hakkındaki bu soruların karşılığını dinî-mitolojik açıklamalarla vermiştir. Başka bir ifadeyle, insanlar, olayların asıl nedenlerini açıklayamadığında evrende olup biten her şeyi; hayal gücüne dayalı olarak, bunların gerisinde pek çok doğaüstü güç ve insanüstü varlık olduğuna inanarak anlamlandırma yoluna gitmiştir.Binlerce yıllık birikimin sonunda oluşmuş olan dinî-mitolojik açıklamalar o zamanın mevcut bilgi koşullarında yeterli görülmüş ve tartışmasız kesin kabul edilmiştir. Öte taraftan zamanla insanlar bu açıklamalardan tatmin olmamış, bunlardan şüphe duymaya ve onların verdiği yanıtları sorgulamaya başlamıştır. İşte felsefe, var olan her şeyin nedenini, esasını merak eden ve bunları bilmek, anlamak ihtiyacı duyan insan aklının her tür bilgiyi eleştiri süzgecinden geçirme çabasıyla MÖ 6.yy.da İyonya’ da doğmuştur.Günümüzde hala etkisini hissettiğimiz bu zamana kadar gelen dönemlere biraz üstün körü göz atalım.Antik ÇağFelsefe ilk defa Antik Yunan medeniyetinde ortaya çıktı. Antik Yunanistan’da ortaya çıkmasının nedeni, Antik Yunan'da denizcilik ile uğraşılması sayesinde daha çok bilgi birikiminin olması ve bunun yanında boş zaman kavramının da olması fazlasıyla etkili olmuştu. Antik Yunan'da felsefeciler; evreni açıklama ve politik konular ile uğraşmış ve bunun sonucunda tıp, astronomi, fizik, siyaset, matematik ve daha birçok konuda yeni buluşlar yapılmıştır. Antik Yunanistan’daki felsefenin babası Thales'tir. Thales determinist ve indeterminist tartışmasını da başlatan kişidir. Thales, her şeyin kökenini yani arkhe'sini suya dayandırmıştır. Daha sonraları gelen Anaksimenes ise havaya dayandırmıştır. Anaksimandros, bilinen ilk Dünya haritalarından birini de çizmiştir. Anaksimandros evrim düşüncesinin temelini atmıştır. Daha sonraları İyonyalı Pisagor, Pisagorculuk akımını getirmiştir. Doğu FelsefesiDoğu felsefesi genel olarak soyut kavram ile ilgilenirken batı felsefesi ise somut kavramlar ile ilgilenir. Doğuda felsefe ile genelde Çin, Hint, Japonya ve Kore uygarlıkları ilgilenmiştir. Hindistan’da Buda’nın öğretileri sonucunda Budizm doğarken Çin’de Konfüçyüsçülük ile Taoizm doğmuştu. Japonya ise genel olarak Çin ile Kore’den etkilenmiştir.Orta Çağ AvrupasıOrta çağda genel olarak felsefe, Katolik Kilisesi'nin tekelinde olmuştur. Hristiyanlık dini ile Antik Yunan düşünürlerinin öğretileri genel olarak kabul görmüştür. Aristoteles’in öğretileri özellikle kabul görmüş ve fazla sorgulanmamıştır. Kavimler göçü sonrasındaki yeni oluşmaya başlayan siyasal yapılanmalarda, halkın bu sancılı süreçte; açlık, sefalet ve feodal beyler tarafından baskı görmesi ile kendi dertleri ile zar zor uğraşmaları sonucunda çok fazla düşünmeye zamanları kalmamıştır. Papalık, dini kullanarak kendi otoritesini sağlamlaştırırken bilimi ve felsefeyi de tekeline alıp her şeyi bildiğini iddia etmiş kitapları olabildiğince erişilmez kılıp İncil’i sadece Latince bilenler okuyabilmişti. Bunların yanında Hristiyanlık sınırları çerçevesinde felsefe yapılmıştı.İslam felsefesiİslam ilk defa Arabistan coğrafyasında İslam inancına göre Allah tarafından Cebrâil aracılığı ile Muhammed'e bildirilmişti. Muhammed'in ölümünün ardından İslam çok hızlı bir şekilde yayılmıştı. Abbâsîler döneminde, 800'lü yıllarda, İslam'ın entelektüel anlamda altın çağı başladı. İslam'ın altın çağında matematik, tarih, coğrafya, astronomi, kültür, fizik, mimari, dil bilgisi, teoloji ve felsefeyi de kapsayan çok geniş bir alanda çalışmalar yapıldı. Yunan, Hint, Çin, Mısır, Roma ve İran gibi birçok uygarlığın birikiminden yararlandılar. Özellikle Fârâbî, İslam dünyasında felsefenin yayılmasını sağladı. İbn-i Sina döneminde altın çağına doğru yol aldı. İbn-i Sina; Farabi, Aristoteles ve Platon'un fikirleri ile İslam'ı harmanladı. İbn-i Rüşd ile İbn-i Sina özellikle Rönesans hareketinin temellerini atmıştır. İbn-i Rüşd, Antik Yunan filozoflarını yeniden yorumlamıştır.Rönesans Ve Aydınlanma ÇağıRönesans döneminde skolastik düşünce yıkılmaya ve yerine akıl ve bilim gelmeye başlamıştı. 15. yüzyılda icat edilen Gutenberg matbaası kitapların çoğaltılması ve bilginin daha hızlı yayılmasını sağladı. Coğrafi keşifler ve Kopernik, Galileo Galilei, Kepler, Newton gibi bilim insanları kilisenin her şeyi bildiği iddiasını çürütmüştü. Martin Luther ile başlayan reform hareketleri ile kilisenin gücü iyiden iyiye sarsılmıştı. Artık yavaş yavaş insanlar bilimsel açıdan işlere bakmaya başlasa da 19. yüzyıla kadar Avrupa tamamen Orta çağ insanı olmaktan tam olarak kurtulamamıştı.Çağdaş/Modern Felsefe19. yüzyıl gibi özellikle Batı Avrupa’da din gücünü kaybetmeye başlamış ve insanlar artık doğa bilimleri yardımı ile birçok şeye açıklama getiriyordu. Charles Darwin'in ortaya attığı evrim teorisi (1859), canlılığın varoluşuna dair birçok ezberleri bozmuştu. Darwinciliğin bilim dünyasında geniş kitlelerce kabulü için bir yüzyılın daha geçmesi gerekse de; evrim, kanıtlarla sürekli olarak desteklenmiş ve birçok farklı evrim görüşü ortaya çıkmıştır. Darwincilik; temelde bir biyoloji kuramı olup, sosyolojiyle doğrudan ilişkili olmamasına karşın, 20. yüzyıl Avrupa'sında Sosyal Darwincilik, öjeni gibi görüşlerin ve bu görüşü destekleyen faaliyetlerin gelişmesine de neden olmuştur.20. ve 21. yüzyılda artık Stephen Hawking ve Richard Feynman gibi bilim insanlarına göre artık felsefe ölmüştü, bilime hiçbir yararı yoktu ve onun yerine doğa bilimleri daha iyi ve doğru sonuçlar çıkarıyordu.

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren