12.12.2023
Arkamızda bıraktığımız bir Öğretmenler Günü’nün ardından Türkiye’de öğretmen olmanın zorluklarını irdelemeye çalışacağım.Arkamızda bıraktığımız bir Öğretmenler Günü’nün ardından Türkiye’de öğretmen olmanın zorluklarını irdelemeye çalışacağım.Amerikalı motivasyon yazarı William Arthur Ward’ın “Sıradan öğretmen anlatır, iyi öğretmen açıklar, yetenekli öğretmen yapar ve gösterir, gerçek öğretmen esin kaynağı olur” şeklindeki ifadesi ile öğretmenliğin nasıl bir uzmanlık mesleği olduğunu ortaya koymuştur.1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesinde ise “öğretmenlik; devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir” tanımlaması yer almaktadır.Hal böyle olunca da bir ülkenin gelişmesinde eğitimin payının büyüklüğü yadsınamaz.Eğitime yatırım yapan ülkelerin her açıdan geliştikleri herkesin malumudur.Unutulmamalıdır ki bilim adamını da, doktoru da, işçiyi de, memuru da, mimarı da, hatta siyasetçiyi de yetiştiren öğretmenden başkası değildir.Öğretmenler, öğrencilerini şekillendirirken aynı zamanda toplumu ve ülkeyi de şekillendirmiş olurlar.
Türkiye’de öğretmenliğin mesleki ve sosyal statüdeki kayıplarına bakacak olursak;Yıllara göre maaş artışının enflasyonun ve büyüme oranlarının altında kalması sebebiyle öğretmenlerin reel maaşları düşmekte ve ekonomik durumları giderek kötüleşmektedir.Yapılan araştırmalara göre, günümüzde öğretmenlerin ekonomik imkânları, bu mesleğin gerektirdiği yaşam standardını sağlayamamaktadır.Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde 3 binin üzerinde öğretmenle yapılan bir çalışmada öğretmenlerin yarısından fazlasının aldıkları ücretten, sosyal ve kültürel ihtiyaçları için para ayıramadığını göstermektedir.
Merkezi sınavların yapılması ile öğrenciler ve velilerin beklentileri sınav “kazandıran eğitim” yönünde değişmiştir.Bu bağlamda öğretmenlerin çalışma ilişkilerindeki özerklikleri kısıtlanarak, öğretmen-öğrenci ilişkisi dönüşüme uğradığı gibi velilerin öğretmenler üzerindeki baskısı da artmaktadır.Ayrıca merkezi sınavların öğretmenler arası dayanışmadan ziyade rekabeti artırma gibi olumsuz etkileri de göz ardı edilmemelidir.Türkiye’deki öğretmenler ne yazıktır ki eğitim anlayışları farklılaşan devlet okulu öğretmenleri, özel okul öğretmenleri ve dershane öğretmenleri olmak üzere kategorize edilmektedir.Kamuda da öğretmenlerin hem sözleşmeli olarak çalıştırılmaya başlaması hem de ücretli öğretmenlik uygulaması, öğretmen emeğinin metalaşmasına katkıda bulunmaktadır.Özellikle ücretli öğretmenler okul yöneticileri ve kadrolu öğretmenlerin baskısıyla karşılaşmaktadır.Modern ulus devletlerinin gelişmesiyle birlikte öğretmenlere yurttaş yetiştirme misyonu yüklenerek bu amaçla ulusal bir müfredat oluşturulmaya başlanmıştır.Eğitimin merkezi bir şekilde planlanması, öğretmenlerin vasıfsızlaştırılmalarında etkili olmaktadır.Türkiye’de gerek öğretmen yetiştirme uygulamalarında gerekse ihtiyaç planlamada, başından beri ne yazık ki bir istikrar görülmemektedir.Öğretmenlik mesleğine kimlerin girebileceğine ilişkin MEB, YÖK, akademisyenler, öğretmenler ve öğretmen adayları arasında bir uzlaşma mevcut değildir.Öğretmenliğe alım konusunda ücretli öğretmenlik, sözleşmeli öğretmenlik, aday öğretmenlik, pedagojik formasyon programları, tezsiz yüksek lisans öğretmenlik programları gibi birbirinden farklı ve yer yer çelişkili uygulamalar yapılmıştır.Bu hususta halen bir netliğin oluşmaması mesleğin etrafındaki güven bunalımını artırmaktadır.Öğretmenlerle yapılan çalışmalarda, öğretmen yetiştiren bölüm girişinde kriter olmayışı, yetenekli ve başarılı öğrencilerin öğretmen yetiştiren bölümleri tercih etmemesi gibi faktörlerin mesleğin saygınlığını düşürdüğüne yönelik sonuçlar elde edilmiştir.
Öğretmenliğin mesleki statüsünü etkileyen diğer bir faktör ise öğretmenlerin mesleki gelişimi konusundaki eksikliklerdir.Bu durum gerek öğretmenlerin mesleğe gereken önemi vermemelerinden, gerekse hizmet içi eğitimlerin ve mesleki açıdan öğretmenlere sunulan kendilerini geliştirme imkânlarının yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır.Ne yazık ki öğrenciler ve veliler tarafından öğretmenlere uygulanan şiddet haberlerinin medyada yer alması da öğretmenliğin itibarının azaldığının bir diğer göstergesi olarak yorumlanmaktadır.
Başöğretmen Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Toplumların uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür” ve “Öğretmenler; Cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitimcileri, yeni kuşağı sizler yetiştireceksiniz ve yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır. Eserinizin kıymeti, sizin beceriniz ve özverinizin derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni kuşağı, bu özellik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır” demiştir.Bu sözlerin ışığında bütün olumsuzluklara rağmen yolunda azimle ilerleyen öğretmenlerimize şükranlarımı sunarken, görevleri başında şehit edilen bütün öğretmenlerimizi saygı ile anıyorum.
Share this with your friends: