Az gelişmişliğin doğasında bir birini boğazlama vardır. Teknik gelişmeyi ve bilgi gücünü elinde bulunduran ülkeler halen gelişme aşamasına gelememiş ülkelerin insanlarını bir birine düşürerek rant sağlamaya çalışıyorlar.
Dünya düzeni kapitalis sistem temelleri üzerine oturtulduğu müddetce sınırsız çıkar peşinde koşan şahıs, kurum, şirket ve devletler var olacak ve bunlar çıkarları için hiç bir şeyden kaçınmıyacaklar.
Silah gücü onların elinde, örgütlü olan onlar, zira azınlıktalar, para gücü onlarda, bilgi ve bilim adamlarının bir çoğu onların emrinde, bu sebebten dünya genelinde barışı sağlayacak çıkara dayalı olmayan bir sistemi oluşturmak bir hayli zor gözüküyor.
Kapitalizimden gıdasını alan çıkar odakları sınırsızı kar peşinde koşarken önlerine çıkan engelleri aşmak için artık bir hayli sinsi planlar geliştiriyorlar. Bundan 50 veya yüz yıl önce kendilerine lazım olan enerjileri elde etmek için ve ürettikleri eşyaları satabilmek için silah zoru ile sömürgeler oluşturyorlardı ve o ülkeyi ve insanlarını iliklerine kadar sömüryorlardı. Şimdi taktik değişti. Artık kendilerini riske atmıyorlar. Enerji kaynaklarıdan dolayı veya ürettikleri eşyalar/produktlar için pazarlar elde etmek istediklerinde ülke içindeki farklı gurupları bir birlerine kışkırtarak o ülkelde kaos yaratıyorlar ve daha sonra istedikleri şahıs veya partiyi iktidara getirip istedikleri gibi at koşturuyolar. Veya o ülkeleri kaosa sürükleyip devamlı karagaşa içinde kalmalarını sağlıyorlar ve bu şekilde istedikleri gibi kullanıyorlar (Irak, Libya, Ukrayna, Suriye, Filisten, Lübnan, Mısır, Somali, vb).
Bundan 22 yıl önce Yugoslavya’yı  içerden etnik gurupları bir birine karşı kışkıtarak parçaladılar, daha sonra ufak lokmalar şeklinde yutmak için. Şu an aynı oyun yakın doğuda sergileniyor. Irak bölünmek üzere, Libya’da şu an bölünme tehlikesi olmasada ülke öyle bir kaos içine sürüklendi ki, bin bir parça olmuş zaten, farklı farklı aşiretler bölgesel güç oluşturmuş durumda. Türkiye’de hızla bölünmeye doğru sürükleniyor. Her alanda kayıtsız şartsız milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkını savunmak gerekiyor, ancak bu bir bütünlük içinde ve bir ülke dahilinde veya otonom bölgelerle olabilir. ABD ve İsrail kendilerine Türkiye, Mısır, Ürdün, Birlesik Arap Emirlikleri, Sudi Arabistan gibi ülkeleri yandaş ülkeleri de katarak yakın doğuyu kan gölüne çevirdiler.  İnsan bozuntusu olan canavarları destekleyerek katliam yapıyorlar. Bunun an trajik tarafıda planı yapanlar müslüman olmayan ABD ve İsrail, uygulayan ve katliam yapan ve katledilen müslümanlar. Öldüren müslüman, öldürülen müslüman, katliamı destekleyen müslüman, çıkar sağlayan kapitalizimin öncüsü ABD ve Arap düşmanı İsrail (önemli not bu ülkelerin halkları değil, siyasi ve kapitalist güçler).
İki şey sınırsızdır; evren ve cehalet. Çevremizde olan canavarlıkları gördükce cehaletin sınırsız olduğu bir daha kanıtlanmış oldu.
İnsanlığın ve gün geçtikçe bir daha kendine gelemeyecek kadar tahrip edilen dünyamızın kurtuluşu çıkara dayalı olmayan bir siyasi ve toplumsal düzen kurmaktan geçer. Bulunduğumuz siyasi sistem içerisinde hem insanlığı hem de dünyanın doğal yapısını bir hayli hızlı şekilde bozup yok edeceğiz.
Tüm bu karamsar tabloya rağmen tüm okuyucularımıza geçici ve kısa bir sürede olsa iyi tatiller dilerim.
Ausgabe: 277 / 08.11.2024 / Gelecek Sayı / Nächste Ausgabe: 11.12.2024
Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren