Geçen sayılarımızda geniş bir şekilde özel iflas ve özel iflas yasasındaki değişikliklere değindik. Bu sayıda bu konuda açık kalan bir kaç hususu açıklayıp özel iflas konusunu bitireceğiz. Geçen sayılarımızda geniş bir şekilde özel iflas ve özel iflas yasasındaki değişikliklere değindik. Bu sayıda bu konuda açık kalan bir kaç hususu açıklayıp özel iflas konusunu bitireceğiz. 
İflasa giderken borcun tamamını veya bir kısmını karşılayacak mal varlığınız veya tasarruflarınız varsa bunlar iflasa dahil edilir. Mal varlığının tamamını yani Avusturya’da veya Türkiye’de veya her hangi başka bir ülkede olan mal varlığı iflasa dahil edilir. Yasa değişikliği olmadan iflasa giden ve emme sisteminde (Abschöpfungsverfahren) bulunan müflisler beş yıllarını tamamladılarsa veya tamamladıkları zaman müracaatta bulunup iflasın bitmesini ve kalan borçaların silinmesini (Restschuldbefreiung) talep edebilirler. Bu müracaatı müflisler kendileri veya borçlular derneği üzerinden yapabilirler. ********************************2. Filistin
Başlığın bu şekilde seçilmesi (özel iflas – Filistin) kasıtlı değildi tesadüf oldu. Geçen sayılardan özel iflas konusunu işliyorduk ve bu sayıda sonlandıracaktık. Geçen hafta 14.5.2018 tarihinde dünyadaki savaş ve huzursuzlukların baş müsebbebi ABD’nin elçiliğini Tel Aviv’den Kudüs'e taşıması Gazze’de Filistinliler tarafından protesto edildi. İsrail, bu protestoyu ölçüsüz güç kullanarak kanlı ve barbarca bir şekilde bastırdı. Bunun sonucunda 60'a yakın kişi hayatını kaybetti ve binlerce kişi yaralandı. Bu olaylar uluslararsı hukukun ve insan haklarının iflas etmiş olduğunu tekrar gözler önüne serdi. İslam aleminde ve batı aleminde bir çok siyasetci şiddetli veye diplomati tepki gösterdi. Bu tepkilerin hepsi göstermelik ve gündemi kurtarmak içindi. Tepki gösterenler sadece ve sadece kendi ve dünya kamuoyunu oyalamaktan ziyade bir amaçları yok. Tepkilerinin hiç bir şey değiştirmeyeceğini ve İsrail ve ABD’nin kimseyi iplemediği onlarca yıldır dünya siyasetiyle uğrasan herkes biliyor ve ne yazık ki bu sakat durumun önüne kimse geçemiyor ve bu şekilde devam ederse geçemiyecek. 
Sorun İslam veya Arap ülkelerinin dayanışma yoksunluğu değil, sorun insanlık sorunu. Bir yerde barbarlık yapılıyorsa, insanlar katlediliyorsa onların uğradığı bu haksızlığa ve katliama herkes dur demeli ve diyebilmeli, ancak bulunduğumuz siyasi ve ekonomik düzen içerisinde bu gidişata dur demek mümkün gözükmüyor, zira egemen güçler sömürü düzenlerinin ayakta kalabilmesi için, yani ikili düzenin sömüren ve sömürülen devamı için her türlü ayak oyunlarını, entrikaları ve manüpulasyonları yapmaya devam edecekler; insan hayatı onlar için bir hiç. 
Sömürüye dayalı ekonomik ve siyasi düzen devam ettikce, Filistin’e barış gelmez, dünyaya barış gelmez, doğa katliamı durmaz, kadınların mağdur edilmesi son bulmaz, işcilerin iliklerine kadar sömürülmesi bitmez, çocukların savaşlarda kullanılmaları, ucuz işci olarak sömürülmeleri son bulmaz, ırkcılık yok olmaz, milliyetcilik ortadan kalkmaz, din ve dini duyguları istismar sona ermez.Tüm dünya halklarının eşit, onurlu ve insanca yaşayacağı ve doğaya ve hayvanlara zarar verilmeyen bir dünya yaratmak elimizde ve bu da sömürüye dayalı siyasi ve ekonomik düzeni değiştirmekle başlar. 
Söylemleri başka eylemleri başka siyasetci ve siyasete itibar etmeyin.

Ausgabe: 277 / 08.11.2024 / Gelecek Sayı / Nächste Ausgabe: 11.12.2024
Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren