15.07.2020

Bu yaz önceki senelere göre biraz daha geç geldi. Temmuz başında bile hala tam da sıcak bir yaz havası yaşayamıyoruz. Zaten Corona nedeniyle insan pek dışarıya çıkmak istemiyor. Rosacea hastalığı olanlar için ise böyle serin geçen yazlar bulunmaz nimet. Bu yaz önceki senelere göre biraz daha geç geldi. Temmuz başında bile hala tam da sıcak bir yaz havası yaşayamıyoruz. Zaten Corona nedeniyle insan pek dışarıya çıkmak istemiyor. Rosacea hastalığı olanlar için ise böyle serin geçen yazlar bulunmaz nimet. 
Rosacea, yani Gül Hastalığı adı, hastaların yüzlerinin sürekli kızarık olmasından ileri gelir. Kronik yani uzun süreli devam eden, dirençli, yüzde yanak, burun, çene ve alnı etkileyen, tekrarlayıcı kızarma, ateş basmaları, sivilce benzeri kabarıklıklar, iltihaplı kabarcıklar ve yüzeysel damar genişlemeleri ile karakterize bir deri hastalığıdır. Yüzdeki sivilce, akne ve kabarcık oluşumlarına göre farklı isimler alır.  
Gül hastalığında bazen burun üzerindeki yağ bezlerinde aşırı büyüme görülür. Bu nedenle de burunda büyüme olabilir. İleri vakalarda kistler, sert nodüller ve kalıcı lenf ödemleri oluşabilir. Bu nedenle erkenden tanı konulup, geç kalmadan tedaviye başlamak çok önemlidir.
Gül hastalığının (rozase) sebebi tam olarak bilinmemektedir. Diğer pek çok sebebi bilinmeyen hastalık gibi en büyük etkenin stres olduğu kanıtlanmıştır. Stres dışında ortaya çıkmasına ve şiddetlenmesine sebep olan bazı durumları şöyle sıralayabiliriz; • Sindirim sistemi hastalıkları• Karaciğer ve Safra Yolu hastalıkları: Yağ dönüşüm mekanizmasında etkili oldukları için.• Genetik olarak yatkınlıklar: Ailede kılcal damarlarla ilgili hastalıklar (varisler gibi) varsa, daha yatkın olabilir.• Sıcak: Damarları genişlettiği ve çatlamalara sebep olduğu için.• Güneş: Hem sıcak etkisi hem de deriyi zayıflattığı için.• Alkol: Alkol hem damarları genişlettiği için hem de vücutta zararlı küçük parçalara ayrıldığı, bunlar da doğrudan damarlara zarar verdiği için.• Sıcak banyo• Sıcak yiyecek ve içecekler• Çevredeki ısı değişimleri: Ani sıcak ve soğuk değişimleri, cildin kurumasına ve kılcal damarların çatlamasına neden olur.• Psikoloji ve stres
Genellikle 30 lu yaşlarda ve kadınlarda daha sık görülmesiyle beraber erkeklerde daha şiddetli seyreden bir rahatsızlıktır. Pek çok deri hastalığında olduğu gibi, Gül hastalığında da uzun süreli tedavi gereklidir. Tedavide hastanın yaşam şeklini tedaviye yönelik adapte etmesi çok önemlidir. Sıcaktan, baharatlı yiyeceklerden, alkolden, güneşten olabildiğine uzak durulmalı, tetikleyen faktörlerin mümkün olduğunca uzaklaştırılmalıdır.
 Gül Hastalığının bulunduğu aşamaya göre tedaviler çeşitlenir;
• Sadece kabarıklık ve kızarıklık olan vakalarda; yüze sürülen çeşitli ilaçlarla tedavi yapılır. (Metranidazol, klindamisin, permetrin krem, tretinoin krem,ve azeleik asit krem gibi)• Eğer lezyonlar görünüyor ve şiddetli hale gelmişse; ağızdan alınan antibiyotiklerle takviye yapılabilir. (Tetrasiklin, ampisilin, metronidazol, kloramfenikol, eritromisin gibi)• Çok şiddetli ve ileri dönem Gül hastaları için diğer ilaçların yanında Retinoik asit kullanılır. Ancak bu çok tehlikeli, yan etkileri çok yüksek bir ilaçtır. En sık görülen yan etkiler; deride kuruluk, hassasiyet, mukozalarda kuruma, gözlerde kuruma, kaşıntı, dermatit, kas ağrısı, karaciğer testlerinde bozulma, kan kolesterol ve trigliserid düzeylerinde artış olarak sıralanabilir. Sakat doğuma neden olabileceği için hamilelerde asla kullanılmamalıdır. 
Eğer yüzünüzde ani yanmalar, uzun süreli kızarıklıklar, ateş basması gibi rahatsızlıklar hissediyorsanız, geç kalmadan doktorunuza başvurarak tedaviye başlamalısınız. Gül Hastalığında tedavi ne kadar erken olursa, yüzde iz kalma riski o kadar düşük olur. 
Size sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yaz diliyorum.
Soru, görüş ve önerileriniz için mail yollayabilirsiniz.Sağlıkla kalın...

Ausgabe: 277 / 08.11.2024 / Gelecek Sayı / Nächste Ausgabe: 11.12.2024
Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren