Sayı | Ausgabe: 269, 13.03.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.04.2024

16.09.2020

Doğduğumuz andan itibaren ölene kadar tüm hücrelerimiz kendini yenilemek ve çoğalmak üzerine programlanmışlardır. 30’lu yaşlara kadar vücudun kendi kendini yenileme hızı yaşlanma hızından daha yüksek olduğu için ‘genç’ kalırız. Ancak yıllar geçtikçe, yeni hücrelerin yapımı azalıp, hasarlı hücre sayısı arttıkça "yaşlanmaya" başlarız. Yani yaşlanmak sadece yüzümüzde değil, tüm vücudumuzda olan bir durumdur. Bu nedenle yaşlanmaya karşı cildimizi nasıl daha dayanıklı hale getirebileceğimize bakalım.Doğduğumuz andan itibaren ölene kadar tüm hücrelerimiz kendini yenilemek ve çoğalmak üzerine programlanmışlardır. 30’lu yaşlara kadar vücudun kendi kendini yenileme hızı yaşlanma hızından daha yüksek olduğu için ‘genç’ kalırız. Ancak yıllar geçtikçe, yeni hücrelerin yapımı azalıp, hasarlı hücre sayısı arttıkça "yaşlanmaya" başlarız. Yani yaşlanmak sadece yüzümüzde değil, tüm vücudumuzda olan bir durumdur. Bu nedenle yaşlanmaya karşı cildimizi nasıl daha dayanıklı hale getirebileceğimize bakalım.Hangi yaşta olursak olalım, cildimiz şu anda olduğu en genç halindedir. Gün geçtikçe biraz daha yaşlanacak, biraz daha sivilceler oluşacak, cilt lekeleri ve belki de kırışıklıklar olacak. Ama her halükarda, bugün, cildimizin bugünden itibaren geleceğe kıyasla olabildiği en genç gün. Bu gençliği korumanın yolu ise, onun ihtiyaçlarını doğru analiz edip, gerekli önlemleri almaktır.Cilt yaşlanmasında pek çok iç ve dış faktörler bulunmaktadır. En önemli iki faktör genetik ve beslenme tarzıdır. Aileden gelen güzel ve sağlıklı genler sayesinde hep genç görünmek büyük bir avantajdır. Ayrıca iyi beslenmek, yeterli ve düzenli uyku, düzenli ve dengeli spor yapmak, sigaradan ve alkolden uzak durmak, cildinize yapabileceğiniz en ucuz ve en etkili bakımlardır. Bunların yanı sıra, cildin yıllar geçtikçe ihtiyaçları değişir. Her yaş grubunda farklı bir takım maddelerin üretimi azaldığı için, dışarıdan takviyelerde bulunmak gereklidir. Gelin bunlara bakalım;20’li YAŞLAR; Yaşlanmayı düşünmek için çok erken gibi görünse de aslında cildi korumaya başlamak için en uygun zamandır. 20’li yaşlardan itibaren yavaş yavaş mimik kırışıklıkları oluşmaya başlar. Bazı ciltlerde göz çevresinde çok ince çizgiler bile görülebilir. Bu nedenle güneş koruyucusuz kesinlikle güneşe çıkılmamalı. Makyaj yapıyorsanız, kullandığınız makyaj ürünlerinin güneşten koruyucu özelliğinin olmasına dikkat etmeli, yoksa kendiniz makyaj öncesi güneş koruyucu kremini sürmelisiniz. Ayrıca göz çevresi bakım kremlerine de bu yaşlarda başlanabilir.30’lu YAŞLAR; Artık kırışıklıklar daha belirgin olmaya başlar. Bu nedenle hem dışarıdan hem de içeriden cildimize saldıran reaktif oksidan bileşiklere karşı antioksidan kullanmaya bu yaşlarda başlanmalı. Bu antioksidanlar; yüksek oranda C vitamini içeren serumlar, retinoidler ve hyaluronik asittir. Göz çevresi bakımı çok önemlidir ve haftada en az 1 kez peeling (yüz soyma) etkili maske yapılmalıdır. 40’lı YAŞLAR; cilt bakımı ürünlerinin en sık kullanıldığı yaş grubu 40’lı yaşlardır. Kişi kendinin artık o kadar da genç olmadığının, aynada baktığında kırışıklıklarının olduğunu fark ettiği anda çözümler aramaya başlar. Göz çevresi kırışıklıklarına karşı kremler en çok bu yaşlarda kullanılır. Pek çok cilt bakım ürününde ‘yaşlanma karşıtı’ diye reklam yapılır. Zaman geçtikçe tüm canlılar yaşlanır ve yaşlanmak engellenebilen bir durum değildir. Bu nedenle ‘Yaşlanma Karşıtı’ tabiri pek de doğru değildir. Doğrusu olsa olsa ‘Yaşlanmayı Geciktirme’ olabilir. Yaşlanmayı geciktirmek, daha sağlıklı ve güzel yaşlanabilmek için 40’lı yaşlardan itibaren göz bakım kremleri ve serumlar kullanılmalıdır. Antioksidan oranı yüksek ve besleyici kremler bu yaş grubuna en uygun seçimlerdir.50’li YAŞLAR; bu yaşlarda morfolojik diye bahsedilen, yapısal yaşlanma başlar. Yani cilt sarkmaya, kurumaya ve lekelenmeye meğillenmiştir. Bu nedenle, toparlayıcı, cilt tonunu eşitleyici ve yoğun nemlendiri içeren bakım ürünleri tercih edilmelidir. Cilt yaşlanmasını yavaşlatmak yani daha güzel yaşlanmak için özellikle bol su içilmesi, cildin nemliliğini artıcağı için çok önemlidir. Çünkü nem sayesinde cilt daha gergin ve genç durur.Makyajın gece yatmadan önce çıkarılması ve mutlaka yıkanmış bir ciltle uykuya gidilmesi de çok önemli bir faktördür. Gün bayunca biriken kir, ter ve makyaj malzemelerinden dolayı oluşan tabaka, cildin nefes almasını engelleyerek cilde zarar verir. Bu nedenle temizlik kesinlikle aksatılmamalıdır.Ellerin gün içerisinde mümkün olduğu kadar yüzle az temas etmesi, cildimize taşıyacağımız mikropların sayısında epey bir azalma sağlayacaktır. Araştırmalara göre, masa başında çalışan insanlar her 5 dakikada bir en az 1 kez yüzlerine dokunuyorlar. Bu temaslar ne kadar azaltılırsa, cilt sağlığı o kadar çok korunmuş olur.Cildimizi ve bedenimizi her yaşta sağlıklı ve genç tutmak elimizde. Sadece bir kaç iyi alışkanlıkla daha sağlıklı bir yaşlanma hepimizin hakkı. 
Size sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir sonbahar diliyorum.
Soru, görüş ve önerileriniz için mail yollayabilirsiniz.Sağlıkla kalın...

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren