Sayı | Ausgabe: 269, 13.03.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.04.2024

20.01.2021

Son günlerin en önemli konusu Korona aşıları olsa da son yıllarda aşı olup olmama konusu gündemden düşmüyor. Son günlerin en önemli konusu Korona aşıları olsa da son yıllarda aşı olup olmama konusu gündemden düşmüyor. Öncellikle ‘Aşı’ nedir? Aşı, hastalığa neden olan zayıflatılmış bakteri ya da virüs, hastalık etkeninin parçaları veya salgıları ile oluşturulan çözeltidir. Hastalıklardan korunmak için, hastalığı önceden vücuda tanıtarak, hastalığa karşı bağışıklık oluşturmak amacıyla yapılır. Yüzyıllardır farklı yollarla aşılamalar olsa da, 19. Yüzyıldan itibaren, tıbbın da ilerlemesiyle aşılar çok gelişti. Aşıların geliştirilmesiyle pek çok hastalık, topluma yayılmadan önlenmiş oldu. Hastalıklar azaldığı için ortalama yaşam süresi uzadı.Aşı tek başına virüs ya da bakteriden oluşmaz. İçeriğinde satabilizatörler ve koruyucular içerir. Koruyuculardan en çok kullanılanlar; thiomersal, yani civa içeren organik bir bileşik ve aluminyum. İşte aşı karşıtları, bu maddelerin vücuda verebileceği zararlardan dolayı karşı çıkmaktadırlar. Thiomersal, aşının şişe içinde beklerken bozulması önleyen, yapısında civa bulunan bir bileşiktir. 50 yıldan fazladır aşıların içinde koruyucu olarak kullanılmaktadır. Hatta, aşı dışında fondöten, ruj, cilt kremleri gibi kozmetik ürünlerde de bakteri üremesini önlediği için koruyucu olarak kullanılmaktadır. Hiç aklımıza gelmese de, kullandığımız antiseptik maddelerde bile thiomersal bulunmaktadır. Civa nedeniyle aşıya karşı olan kişiler, civanın otizme neden olduğunu ileri sürmektedir. Oysa ki, otizm doğuştan gelen bir beyin gelişimi bozukluğudur ve genetik faktörlere bağlıdır. Son yıllarda otizmli sayısı arttı gibi yanlış bir algı olsa da, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, toplumlarda otizm görülme oranı değişmemektedir. Ayrıca, dışarıdan alınan bir maddenin sonradan otizme neden olduğuna dair hiç bir bilimsel veri yoktur.Civa nedeniyle aşı karşıtı olmanın ikinci sebebi de biraz bilgi kirliliğidir. Civanın  bilinen aşılarda kullanılan iki formu var; metilciva ve etilciva. Metilciva vücuda zararlı olan ve hiçbir aşıda kullanılmayan şekli. Etilciva ise aşılarda koruyucu olarak kullanılan formudur ve etilciva, yapısı gereği, kan-beyin bariyerini geçemediği için, doğal olarak beyne zarar veremiyor ve vücuda girdikten en geç 7 gün sonra vücuttan tamamen atılıyor. Şimdiye kadar thiomersalin otizm sıklığını artırdığını söyleyen tek bir makale yayınlanmış ancak bu makale bilim kurulu yanlış olduğu tespit edilmesinden sonra yayından kaldırılmış, bu makaleyi yazan doktor da meslekten men edilmiştir. Akıllarda soru işareti yaratan diğer bir koruyucu madde de aluminyumdur. Aluminyum hidroksit ve aluminyum fosfat olarak aşılarda bulunan bu madde, aşıdaki oluşabilecek mikrobik bozulmalara karşı aşı yapısını korur. Son yıllarda bu koruyucunun beyine zarar verdiği, hatta Alzheimer’a neden olduğu, bu nedenle aşı yaptırılmaması gerektiği konusunda çokça kirli bilgi dolaşmaktadır. Aluminyum sadece aşılarda değil, soluduğumuz havada, çeşme sularında, gıdalarda, ilaçlarda, anne sütünde ve günlük olarak temas ettiğimiz pek çok noktada aluminyum bulunmaktadır. Peki bu kadar çok aluminyuma maruz kaldığımız halde neden herkeste Alzheimer ortaya çıkmıyor? Çünkü her maddede olduğu gibi aluminyumun da toksik olarak etki ettiği bir dozu var. Aluminyumun toksik dozu günlük olarak kilo başına 1 mg’dır. Yani, 70 kg bir yetişkin için, her gün, 70 mg aluminyum almak toksiktir. 5 kg bir bebek için de, 5 mg’dır. Bu dozların üzerinde olmadığı sürece aluminyumun toksik etki yaratmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.Peki gelelim aşıların içinde ne kadar aluminyum var. Doğumdan itibaren 13 yaşına kadar yapılan tüm aşıların içinde bulunan aluminyum miktarı TOPLAM 4,5 mg’dır. Yani  yapılan o kadar aşıların tamamının toplamı bile, 5 kg’lık bir bebek için belirlenen toksik dozun altında kalıyor. Kaldı ki yetişkinler için bu doz söz konusu bile olamaz. Aşılar içinde alınan aluminyumun yarısı da ilk 24 saatte vücuttan atılır. Geri kalanı da hızlı bir şekilde vücuttan uzaklaştırılır. Kendimizi aluminyum zehirlenmesinden korumamız gereken, aluminyum zehirlenmesine yol açabilecek asıl noktalar ise; hava kirlilikleri, sanayileşmenin yoğun olduğu bölgelerdeki su kirlilikleri, deterjanlarla sürekli temasta olmak, oyuncaklardaki boyalar, mutfak araç gereçleri, yemeklere temas eden aluminyum folyolar, mide ilaçları, ağrı kesici ilaçlardır. Özellikle kahve kapsüllerine çok dikkat edilmelidir. Sıcak basınçlı suyla yapılan kapsül kahveler, çok yüksek oranda aluminyum içermektedir. Bu nedenle günlük olarak kapsül kahve tüketen birinde aluminyum birikmesi kaçınılmaz olur.Herkese sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yeni yıl dileklerimle.Soru, görüş ve önerileriniz için mail yollayabilirsiniz.Sağlıkla kalın...

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren