Sayı | Ausgabe: 270, 10.04.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.05.2024

13.07.2021

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte denize-havuza gitmeler başladı. Özellikle çocukların en büyük eğlencesi, hem ferahlatıcı hem de eğleceli su savaşları. Ayrıca suya zıplamak, havuz kenarından atlamak da çok güzel. Peki ya kulaklarımız bu durumdan nasıl etkileniyor?Yaz aylarının gelmesiyle birlikte denize-havuza gitmeler başladı. Özellikle çocukların en büyük eğlencesi, hem ferahlatıcı hem de eğleceli su savaşları. Ayrıca suya zıplamak, havuz kenarından atlamak da çok güzel. Peki ya kulaklarımız bu durumdan nasıl etkileniyor?
Kulağımız bilindiği üzere 3 ana bölümden oluşuyor. Kabaca anlatırsak; ilk bölüm dışarıdan sesleri toplayan kulak kepçesi; ikinci bölüm sesleri kanal yoluyla ileten orta kulak ve iç kısımdaki iç kulak. Orta kulak hem dış kulakla hem iç kulakla hem de östaki borusu adındaki bir kanalla genize bağlıdır. Yani bir kesişim noktasıdır. Burnumuz tıkandığında kulağımızda da bir tıkanıklık hissetmemizin nedeni, östaki kanalının da tıkanmış olmasıdır. Aynı şekilde, kulak içerisinde biriken hava ya da sıvı basıncı, bu kanal sayesinde atılarak denge sağlanır. İşte bu sayede kulaklarımız dengesi korunmuş olur.
Çocuklarda en sık rastlanan, doktor kontrolünde ilaç tedavisi gerektiren hastalıklardan biri orta kulak iltihabıdır. Orta kulak iltihabının sebebi, neredeyse yüzde yüz olarak östaki borusunun tıkanmasına bağlı olarak orta kulakta sıvı birikmesidir. Sadece sıvı birikmesi durumunda hemen hemen hiç ağrı yoktur, ateş de çok nadir görülür ancak işitme kaybı vardır. Çocuk seslenince cevap vermez, televizyonu yüksek sesle izlemek ister, sürekli bağırarak iletişim kurmaya çalışır. Bunun dışında, östaki kanalının enfeksiyonlu olarak tıkanmasına bağlı ağır orta kulak iltihapları da görülür. Östaki kanalı neden tıkanır? Bebeklerde özellikle 8. Aydan itibaren yatarak beslemek, ihtiyacı olmadığı halde, alışkanlıktan gece beslenmesine devam etmek, kronik kulak iltihabının bebeklikteki en önemli sebeplerindendir. Bebeklerin yapısı gereği ağız-yutak-geniz-kulak bağlantısı 2 yaşına kadar bizler kadar gelişmiş değildir. Biz yatarak bir şey içmeye çalıştığımızda boğulur gibi oluruz ancak bebekler sorunsuz şekilde yatarak beslenirler. Bunun nedeni, kulağa ve genize giden açıklıklar bize göre çok daha farklıdır. Bu da onları kulak enfeksiyonlarına karşı korumasız hale getirir. 
Bebekler, doktorunuz aksini söylemediği sürece, 6. Aydan itibaren gece beslenmesine ihtiyaç duymazlar. 10. Aydan itibaren ise, özel bakıma ihtiyacı olan bebekler hariç, hiçbir bebek gece beslenmemelidir. Gece süt ya da mama ile beslenen bebek, hemen yatmaya devam edecek, bu sırada yediği şeyler ağzına doğru gelmeye başlayacaktır. Mama ile gelen sıvı ve mikroplar ise kulak iltihaplarının en başlıca sebeplerindendir. Bu durum bir kaç kere olsa sorun değil ancak düzenli olarak gece beslenmesi, bebeklerin hem midelerine, hem kulaklarına hem de, uykusu düzenli olarak bölündüğü için gelişimlerine zarar verir.
İkinci en sık rastlanan durum; özellikle küçük çocuklarda, kreşe-okula başlama döneminde sık sık üst solunum yolu hastalıkları yaşaması sebebiyle kronik geniz akıntısı ya da burun akıntısı olabilir. Bu akıntılar, östaki borusuyla yukarı doğru giderek orada tıkanıklığa ve beraberinde gelen mikroplar nedeniyle de çok ağrılı, ateşli enfeksiyonlara neden olmaktadır. 
Temiz olmayan havuz ya da denizde sürekli olarak dalmak ya da su sıçratma ile yüze ve kulağa su gelmesiyle de enfeksiyon oluşabilir. Bu nedenle, temizliğinden emin olmadığınız sulara girerken mutlaka kulak tıkacı ya da bone kullanılmalıdır.
Bir anda başlayan, yanında ateşin de eşlik ettiği kulak iltihaplanmalarında antibiyotik tedavisi uygulamak gerekebilir. Yanı sıra eşlik eden; grip, sinüzit, alerji ve benzeri diğer bir hastalığı varsa bu hastalığı da mutlaka teşhis ve tedavi edilmelidir.
Antibiyotik tedavisinin yanı sıra evde mutlaka destek olarak yapılması gereken iki nokta var: birincisi sık sık burun temizliği, ikincisi sakız çiğnemek. Burun temizliği östaki borusunun boşaltılmasına yardımcı olarak kulak içindeki basıncın ve enfeksiyonun azalmasını sağlar. Sakız çiğnemek veya balon üflemek ise; hem yüzdeki kasların çalışmasıyla mekanik olarak kanalın boşalmasına yardımcı olur hem de kasların güçlenerek yeniden enfeksiyon oluşmasına engel olur. Bu egzersizler özellikle kronik orta kulak iltihabı olan çocuklarda, hastalığın olmadığı zamanlarda yaptırmak gereklidir. Günde 3-4 kez 10-15 dakikalık egzersizler bile yeterli olacaktır. 
Son 6 ayda 3 kereden fazla ya da 1 yıl içinde 4 kereden fazla orta kulak iltihabı, kronik olarak sınıflandırılır. Bu durumda, kulağa yerleşmiş olan sıvı ve bakteriler, antibiyotik tedavisine cevap veremezler. Bu durumda, 10 dakikalık basit bir işlemle kulak zarına takılacak hava tüpü (ventilasyon tüpü) ile kulağın sürekli hava alması sağlanarak, o bölgedeki iltihaplı sıvının kuruması sağlanır. Genellikle 6 ay sonra tüp kendiliğinden düşer ve kulak zarı kendini onarır. Kendiliğinden düşmeyen tüpler ise yine basit bir işlemle kulak zarından alınır. Bu tüpler, suya girmeye ya da banyo yapmaya da engel değildir. Çok büyük oranda başarı sağlayan bu yöntem, özellikle çocukların gelişimini engelleyen kronik hastalığın ortadan kaldırılması için çok önemlidir.
Her hastalıkta olduğu gibi, doktorunuzun belirlediği tedavileri uygulamaya, verdiği ilaçları, belirttiği süre ve dozlarda kullanmaya ve hem kendinizin hem de çocuklarınızın sağlığı için düzenli kontrole gitmeye özen göstermeliyiz.
Herkese sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaz diliyorum.
Soru, görüş ve önerileriniz için mail yollayabilirsiniz.Sağlıkla kalın...

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren