Bu hafta yazıma teşekkür ile başlamak istiyorum. Avusturya’da yaşayıp bana ulaşan, ilgi alaka gösteren herkese çok teşekkür ederim. Geçtiğimiz ay yazdığım Evlilik mi? Çocuk mu? Başlıklı yazıma genç arkadaşlarımdan e-postalar aldım. Özellikle Türk-Alman ya da Avusturya’lı evliliklerinde kültür farkı olduğu gayet açık. Ama şöyle düşünün kendi dilimizde bile yaptığımız iletişim hataları az mı? Bilirsiniz, “Pire için yorgan yakmak” diye bir deyimimiz var. Bazen öyle basit şeylerden birbirimizi kırıyor ve ilişkilerimizde dönülmez bir yola giriyoruz ki aynı dili konuştuğumuzdan şüphe ediyorum. Konuşmak her zaman işe yaramıyor. Yani arkadaşlarınız ya da eşinizle farklı dillere sahip olduğunuz için iletişim probleminizin olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Sorunlarımızı çözecek tek şey var. O da “Sevgi”dir. Gerçekten seviyorsanız ülke değiştirmeye, yeni bir dil öğrenmeye, başka insanlarla tanışmaya çalışırsınız, çabalarsınız. Eğer sevmiyorsanız yaptığınız her şey size bir angarya gibi gelir. Sizi altın kafese koysalar bile mutsuz olursunuz. İki hafta önce bana e-postayla ulaşan Saadet hanım da benzer bir sorun yaşıyordu. Viyana’da yaşayan ve daha 29 yaşında olan Saadet Hanım’ın 3 yaşında bir kızı var. Türk bir genç ile evlenerek Viyana’ya yerleşmiş. Bana ne kadar yalnız olduğundan ve Viyana’dan ne kadar hoşlanmadığından bahsettiğinde donup kaldım.
Sizlere Saadet Hanım’ın mektubunu aynen aktarıyorum:
“Avrupa’yı hiçbir zaman istemiyordum. Ayrıca Viyana’yı hiç sevmedim. Belki de içinde bulunduğum insanlardan dolayı öyle hissediyorum. Burayı çekilmez, yorucu ve sıkıcı buluyorum. Burada çalışmak ve kariyer yapmak çok isterdim. Ama nerde… Yani Almancam  A2 seviyesinde. Viyana’da çevre yapamadım çok yalnızlık çekiyorum diyebilirim. Ve neler yapabilirim bilmiyorum. Türkiye’de en son müşteri temsilcisiydim. Ayrıca voleybol hakemliği yapıyordum. Hayatımı yıkıp burada dikmeye çalıştım. Her şeyi sıfırlayarak geldim.  Belki de depresyondaydım bilmiyorum. Şimdi geç mi kaldım? Yaşım 29 oldu.  Şimdi tekrar Türkiye’ye dönerek bıraktığım yerden devam etmek mi yoksa burada kalarak boşa kürek çekmeliyim? Sizin de yorumunuzu merak ediyorum. Teşekkürler.”
Karar vermeden önce her zaman ayrıntılı düşünürüm. Hatta ailem bana biraz yavaş olduğumu bile söyler. Ama gerçekten hayatınızla ilgili önemli bir karar verirken çok iyi düşünmelisiniz. Saadet hanımla uzun uzun yazıştık. Ona Türkiye’ye dönmenin iyi bir fikir olmadığını, geldiğinde Çağrı Merkezi Müşteri temsilcisi olarak asgari ücret + fazla mesai alacağını söyledim. Hatırlatmakta fayda var. Türkiye’de asgari ücret 1.300 TL. Tavsiyem Viyana’da kalması gerektiği şeklinde oldu. Çünkü Viyana öncelikle çocuk yetiştirmek için çok önemli ve iyi bir şehir. Türkiye’de çocuğunuzun iyi bir eğitim almasını istiyorsanız ilkokul’dan itibaren özel okula göndermeniz gerekiyor ki bu da yıllık en az 10.000 TL’ye mal olur. Spor aktiviteleri ve servis ücretini bu paranın içine dahil etmiyorum. Önce çocuğunuzu düşünüyorsanız üzerinde oturduğunuz madenin farkına varmalısınız. İstanbul’da kimsenin çevresi yok hiç üzülmeyin. Onlar eskidendi. Eskiden Boğaza gider bir çay içerdik. Kanlıca’ya ayda bir ne olursa olsun giderdim. Ama o da eskilerde kaldı. İstanbul’da yaşam ev ile iş arasında sıkışıp kaldı. Zaten her an başımıza ne gelecek bilemiyoruz.
Saadet Hanım’a en önemli tavsiyem Almanca kursuna gitmesi idi. Çünkü Viyana’ya yerleşen bir Türk’ün ilk ve en önemli yapacağı iş Almanca kursuna gitmektir. Sadece dil öğrenmek için değil, arkadaş edinmek için, şehre alışmak için de kurslar çok önemlidir. Belediye’nin kurs, aktivitelerini takip edip yardım kuruluşlarına üye olmanız da kendinize güven duymanızı sağlayacaktır.
Sonuçta Saadet Hanım Viyana’da kalmaya ve kursa gitmeye karar verdi. Bu onun ve benim için de çok büyük bir başarı. Kendisiyle de en kısa zamanda görüşeceğim.
Viyana yaşanması en güzel şehirlerden biri… Kendinizi onun kollarına sevgi ile bıraktığınızda o size doğru yolu gösterecektir merak etmeyin…
Sevgiyle kalın…
Ausgabe: 277 / 08.11.2024 / Gelecek Sayı / Nächste Ausgabe: 11.12.2024
Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren