Sayı | Ausgabe: 270, 10.04.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.05.2024

26.11.2018

 

Geçtiğimiz hafta tarafıma ulaşan ve adına Ali diyeceğim bir okurum daha önceki yazılarımı okuduğunu Viyana’da yaşamak ile ilgili olana karşı olduğunu söyledi. Geçtiğimiz hafta tarafıma ulaşan ve adına Ali diyeceğim bir okurum daha önceki yazılarımı okuduğunu Viyana’da yaşamak ile ilgili olana karşı olduğunu söyledi. Bana aynen şöyle yazmış; “Ben yaklaşık 10 yıldır aynı evde oturuyorum. İnanın apartmanda kimlerin yaşadığını bilmiyoruz.  Keşke bunları da görüp yazsanız. Burada komşuluk ilişkileri olmaz. Kimse kimsenin evine gelmez. Birbirimizi restoranlarda görüyoruz.” İnanın İstanbul'daki durum çok farklı değil Aynı apartmanda oturup yıllar boyu birbirini tanımayan bir çok insan var. Artık eskisi gibi değil… Komşuluk ilişkileri artık kalmadı ne yazık ki… Çalışma yaşamı insanların kimyasını bozuyor. İnsanların işe gittiği için yorgun olması eve geldiklerinde ancak kendileri ile ilgilenmeleri veya varsa çocuklarıyla zaman geçirmeler neticesinde insanlar birbirlerine yabancılaşıyorlar.  Dolayısıyla bu Viyana'ya özgü bir şey değil. Sadece Viyana’nın farklı komşuların Türk ve Avusturyalı olarak ayrılmaları.  İstanbul’da da Esenyurt diye bir yer var mesela. Burada belli bir saatten sonra dışarı çıkamıyorsunuz apartmanınızdan kimin çıkacağı hiç belli olmuyor. Son derece karmaşık ve güvensiz bir yapısı var. Fatih keza öyle… Bambaşka bir yer olmuş. Fatihe gittiğinizde İstanbul’da olduğunuzu söyleyemezsiniz.Viyana'daki fark hafta sonları insanların açık alanda yapacakları çok daha fazla yerlerinin olması. Çünkü İstanbul'da her zaman istediğiniz yere gidemiyorsunuz. Hangi ilçede yaşıyorsunuz orada kalmanız en sağlıklısı. Aksi halde trafiğe kalırsanız hayattan soğuyabilirsiniz. “Hayatta her zaman her şey mümkün”Yine erkek bir okurum tarafıma ulaştı. Bir süredir aklında yurtdışına yerleşmek olduğunu,  fakat bunu nasıl yapacağını bilemediği söyledi. Aslında yaşının birazcık geçmiş olduğunu düşündüğünden dolayı bu fikrini de arkadaşlarına anlatmaktan çekildiğini söyledi. Bu bağlamda kendisiyle birkaç yazışmamız oldu. Amerika'da yüksek lisansını tamamlamış. İyi bir üniversitede doktora için Avrupa'yı tercih ediyor ama 37 yaşında olduğu için insanların 37 yaşından sonra Avrupa'da kariyer olur mu? Yargılamasından çok korkuyor. Ben “yaşlıyım dolayısıyla şunu yapamam” yaklaşımından hiç hoşlanmıyorum. Her yaşta he türlü kariyer yaparsınız. Dolayısıyla kendisine Amerika'da yaptığı yüksek lisansın çok işine yarayacağını belirttim. Sadece Almanya'da değil Avusturya'da de artık doktora programları çoğunlukla İngilizce. Evet,  Almanca yeterlilik isteniyor Bu doğru… Belki 1 yıl Almanca öğrenilecek. Bu kayıp bir vakit değil. Eğer karşısında hayatımızı kazanacaksak hiç önemli bir zaman değil… Şimdi karar verdiğimizde önümüzde uygulama için 6 ay ila 1 yıl arasında zaman var. Daha fazlası bizi demotive eder. Viyana Üniversitesi’nin yanı sıra birkaç özel üniversite de önererek Part-time çalışma pahasına da yeni bir hayat kurabileceğinden bahsettim.  Önerilerim karşısında çok mutlu olduğunu, bazen insanların yargılamalarını düşünerek hayatımızla ilgili aksiyon almanın mümkün olmadığını söyledi. Ne kadar da acı kendi umutlarımızı başkalarının önyargılarına kurban etmek. Lütfen konu kendimiz olunca insanların ne diyeceğine kulaklarımızı tıkayalım. Onlar konuşurlar çünkü… İnsanın en iyi bildiği şey konuşmaktır, hem de boş konuşmak. Siz aldırmayın, sadece hayatınıza, önünüze bakın. Sevgiler…

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren