Sayı | Ausgabe: 270, 10.04.2024 | Gelecek sayı | Nächste Ausgabe: 10.05.2024

13.07.2021

İnsanlar kendi kültürlerinde  aileden  ve çevreden küçük yaştan itibaren edindikleri alışkanlıklar nedeniyle hiç düşünmeden, bilinçsizce bir refleksle bazı davranışlar sergilerler. Bu davranışların her kültürde böyle olmadığını başka bir ülkeye gidip farklı ortamlarda yaşamaya başlayınca anlamaya başlarlar. Kişilerin içinde bulunduğu sistem, kültür ve değerler  onları belli kalıplar içinde düşünmeye ve davranmaya sevk eder. Doğru davranışlarda bulunmanın yolu;  kişinin  kendi kültürünü tanıdığı kadar muhatabının davranışlarına etki eden kültür kodlarını da tanıyıp aradaki farkı bilmesinden geçmektedir. Tabii bu düzeyde bir farkındalık seviyesine ulaşmak hiç de kolay değildir. Eşya ve olayları doğru algılayabilmek farklılıkları tanımakla mümkündür. Eğer evrende tek bir renk olsa idi biz onun hangi renk olduğunu bilemeyecektik. Değişik renkler olduğu için hepsine farklı isimler veriyor, aralarında mukayeseler yapıyor ve bu renkleri kendi aralarında karıştırarak yeni terkipler oluşturabiliyoruz. İnsanlar kendi kültürlerinde  aileden  ve çevreden küçük yaştan itibaren edindikleri alışkanlıklar nedeniyle hiç düşünmeden, bilinçsizce bir refleksle bazı davranışlar sergilerler. Bu davranışların her kültürde böyle olmadığını başka bir ülkeye gidip farklı ortamlarda yaşamaya başlayınca anlamaya başlarlar. Kişilerin içinde bulunduğu sistem, kültür ve değerler  onları belli kalıplar içinde düşünmeye ve davranmaya sevk eder. Doğru davranışlarda bulunmanın yolu;  kişinin  kendi kültürünü tanıdığı kadar muhatabının davranışlarına etki eden kültür kodlarını da tanıyıp aradaki farkı bilmesinden geçmektedir. Tabii bu düzeyde bir farkındalık seviyesine ulaşmak hiç de kolay değildir. Eşya ve olayları doğru algılayabilmek farklılıkları tanımakla mümkündür. Eğer evrende tek bir renk olsa idi biz onun hangi renk olduğunu bilemeyecektik. Değişik renkler olduğu için hepsine farklı isimler veriyor, aralarında mukayeseler yapıyor ve bu renkleri kendi aralarında karıştırarak yeni terkipler oluşturabiliyoruz. 
Dünyada değişik düşünme usulleri var. Avrupa insanı bireysel düşünür, çünkü benmerkezli yetişmiştir. Bu tarzın artı ve eksileri vardır. Birey donanımı ile kendine yeter halde olmalıdır, başkasına bağımlı ve asalak yaşamaz. Rasyonel düşünür, kişilik haklarını korur, kendi ayakları üstünde durur, kendini başkasına ezdirmez, özgürdür, düşüncelerini korkmadan dile getirir, kendi problemlerini önce kendi gücü ile çözmeye çalışır. 
Orta Doğu kültüründe ise kişiler genelde başkalarına bağımlıdır. Mesela  Suudi Arabistan da yabancı işçilerin vize alması; orda devletin kabul ettiği „ kefil“ denilen  ve yerli halktan  oluşan insanların insiyatifine bağlıdır. Yıllar önce Türkiyede „Fatma abla, Yasin abi beni kurtar!“ gibi çok rağbet gören  TV proğramları vardı. İnsanların sevgi ve nefreti ölçüsüzdür, davranışları tepkiseldir,sevdiklerine asla laf edilmesini istemezler. Buna tahammülleri yoktur. İtaat kültürü esastır. Temel felsefe ya hep ya hiçtir. Siyah ve beyazın dışında başka bir renk kabul edilmez. Kişilerin dünyasında gri alanlar yoktur.
Bu davranış yemek kültürlerine  de yansımıştır, ya aşırı tatlı, ya aşırı acı tüketirler! Şerbetli tatlılarda şeker baskın bir karaktere sahip olduğu için diğer tadları hissettirmez, bunun toplumsal yansımaları da vardır. Avrupada aşırı acı ve tatlı yoktur. Orta Doğuda kişiler bir  uçtan diğer uca savrulurlar. Bir yakınım anlatmıştı; Viyana da bir Türk genci, sanırım ilk okul son sınıfta  Almancası yeterli olmadığı için sınıfta kalmış. Daha sonra bu öğrenci kendi içinde neler yaşadı ise türkçeyi tamamen terk ederek devamlı almanca konuşmaya başlamış. Bu defa da ana dilini unutmuş. Çevremizde bu tür gençleri sıklıkla görürüz. Veya hayatında hiç içki içmeyen bir genç bu özelliğinden dolayı çevresi tarafından dışlandığında kendini arkadaşlarına kabul ettirebilmek için abartılı şekilde içki veya uyuşturucu kullanıp sonrasında  bağımlı hale gelebilmektedir. 
Avrupada ve günümüzün modern dünyasında hüküm süren aşırı akılcılık, bireysellik ve liberalizm gibi kavramlar da körü körüne taklit edilmemelidir.
Sonuçta aşırı bireysellik kişiyi yalnızlığa, egoistliğe, toplumu çözülmeye ve aileyi dağılmaya iterken aşırı itaat de kişiyi aklını kullanmadan, sorgulamadan ve kendini geliştirmekten uzaklaştırıyor. Bana göre ideal olan her iki şekli meczetmektir. 
Her topluluğun iyi ve kötü kendine has karakteristik özellikleri, o toplumu diğerlerinden farklı yapan yönleri bulunur. Örneğin Almanlar sağlamlık, dayanıklılık ve kullanım açısından ürettikleri  ve dış ülkelere sattıkları ürünlerden dolayı dünyada çok saygın bir yere sahiptirler. Ayrıca randevularına sadık olmaları, dakiklikleri, trafik kurallarına özen göstermeleri, planlı ve disiplinli yaşamaları takdire şayandır. Ama bunun yanında halk arasında FKK diye bilinen çıplaklar plajı ve aşırı bira tüketimi  bizim kültürümüze zıd davranışlardır. Bunun yanında biz de misafirperverlik, komşuluk ilişkileri, karşılıklı ziyaretler, paylaşma ve yardımlaşma gibi özelliklerimizi  güzel hasletlerimiz olarak sayabiliriz.
Özet olarak şunu söyleyebilirim: global dünyada kişiler daha çok seyehat yapar oldu. Çalışma şartları değişti, yabancı bir  ülkeye gidip orada hayatını kazanmak, iş yapmak  sıradan vakalar arasına girdi. Birey ve toplum olarak belirli filtrelerden geçirerek bizim bünyemize uyan, bize fayda sağlayan, hayatı kolaylaştıran, başka ülkelerde olumlu etkileri görülmüş kanun ve kuralları alıp uygulamalıyız. Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok! Bugün insanlık 21. Yüzyıla kolay gelmedi. Bizim kolayca elde ettiğimiz ve hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan bir çok teknik için önceki nesiller bedel ödediler, büyük sıkıntılar çektiler. 
Günümüzde de temiz, çalışkan, eğitim seviyesi yüksek, üreten ve ürettiğini satan bir toplum oluşturmak için bazı ülkeler aşırı çaba harcamış ve başarılı da olmuşlardır. Bu durumda her şeye sıfırdan başlayıp, basamakları teker teker çıkarak, deneme yanılma yöntemi ile vakit kaybetmeye ve alfabeyi yeniden keşfetmeye gerek yok. Gelişmiş devletlerin seviyelerine ulaştığımızda artık önümüzde kimse olmadığından daha ileriye gitmek için yeni araştırmalar ve incelemeler yapabiliriz.

Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren