11.08.2021

Bu yaza orman yangınları, sıcak hava dalgaları ve sel felaketleri damga vurdu. Dünyanın dört bir bir tarafında insanlar sel felaketleri ve orman yangınları ile boğuştu. Bu yüzden yüzlerce insan hayatını kaybetti.Uzmanlar dünya  genelinde bu sene mevsim ortalamasının  çok üzerinde yangın ve sel felaketleri yaşandığını, bunun küresel ısınmadan kaynaklandığını vurguladılar.Bu yaza orman yangınları, sıcak hava dalgaları ve sel felaketleri damga vurdu. Dünyanın dört bir bir tarafında insanlar sel felaketleri ve orman yangınları ile boğuştu. Bu yüzden yüzlerce insan hayatını kaybetti.Uzmanlar dünya  genelinde bu sene mevsim ortalamasının  çok üzerinde yangın ve sel felaketleri yaşandığını, bunun küresel ısınmadan kaynaklandığını vurguladılar.
Ülkemizde de  günlerdir binlerce insan yüzlerce yerdeki yangınlarla cansiperane mücadele ediyorlar ve maalesef henüz bazı yerlerde kontrol altına alınmış değil! Çalışmalar devam ediyor ümit ediyorum en kısa zamanda söndürülür ve millet olarak rahat bir nefes alırız.
Ortaya çıkan orman yangınları bir kurumun mercek altına alınmasına vesile oldu. O da Atatürk tarafından 1925 de kurulan Türk Hava Kurumu. Bugün THK bir kayyım ile yönetiliyor ve bir borç batağı içinde. Kurumun başına gelen bir yönetici kurumun mal varlıklarını ipotek ederek 80 milyon dolar kredi çekmiş. Bu paranın nereye harcandığı belli değil! Yetkililer kurum ve vakıf şirketlerinin tamamının teknik iflas statüsünde olduğunu tüm taşınır taşınmaz mallar, demirbaşlar ve araçların ipotekli ve haciz altında bulunduğunu ifade ediyorlar. Bugün kurumun 10 değişik bankaya 1,5 milyar lira borcu olduğu söyleniyor. THK havaalanları eğitim kurumları, ihtisas üniversitesi, oteli, arsaları ve yüzlerce şubesi bulunan dev bir yapı. Dürüst yöneticileri tenzih ederek söylüyorum, böylesine zengin ve gelir kaynakları olan bir kurum bazılarının iştahını kabartmış. Yolsuzluk yapılmış, bir takım yöneticiler tutuklanmış, içerde kalmış geri çıkmış, hikaye uzun teferruata girmek istemiyorum. Yolsuzluk dosyası henüz kapanmamış, dava devam ediyor. Türkiyede günlerdir devam eden yangında uçak konusu gündeme gelince THK öne çıkmış oldu. Yoksa bu gerçekleri öğrenemeyecektik. Kim bilir diğer kurumlar ne haldeler! Belki içimizden bazıları bir iktidar değişikliğinde her şeyin düzeleceğine inanıyorlar, bence yanılıyorlar. Çünkü aynı sebepler aynı neticeyi doğurur. Her dönemde zaaflarına yenik düşen, bulunduğu kurumdan nemalanmak isteyen, onu sömüren, görevini şahsi çıkarları için kullanan yönetici ve şahıslar olacaktır. Şeffaf ve denetimden uzak olan bir kurumun istismara uğramaması mümkün değil! Eğer bir kurum 96 yıldan beri faaliyet gösteriyor, bunun yanında  çok da iyi gelir kaynaklarına sahip olduğu halde içi boşaltılıyorsa bir yönetim ve sistem hatası var demektir. Maalesef biz toplum olarak sistemli çalışmaktan çok uzağız. Sistem yerine kişileri daha çok önemsiyoruz. Yetki  ve gücün tek kişide toplanmasını istiyoruz. Oysa şahıslar ve yöneticiler iyi niyetli ve idealist olsalar bile zamanla, yozlaşabiliyor ve niyetlerini değiştirebiliyorlar! Her yeni eskiyor ve aşınıyor. Teknik olarak sağlam bir sistem kurmak mümkün, bunun için belli kurallara uymak ve ilkeli hareket etmek ve keyfilikten uzak durup insanlara güvenmeme esasına dayalı bir çalışma tarzı uygulamak yeterlidir. Kişilerin önemini azaltıp sistemin önemini artıran bir yapılanmaya gidilmelidir. 
Avrupa ülkeleri sistem konusunda çok başarılı, her işe uygun  kişilerden bağımsız, mükemmel işleyen sistemler kurmuşlar. Bu konu bizde pek bilinmiyor. Avrupada herkesin yetki ve sorumluluk alan kesin çizgilerle bir birinden  ayrıldığından kimse kimsenin alanına giremiyor, kimse kimseye tahakküm edemiyor. Şayet birisi görevi bırakacak olsa çok küçük bir boşluk oluyor, sistem kilitlenmiyor, devam ediyor. Bizde genelde yetki ve sorumluluk tek elde toplandığı için kayıt dışılık ve keyfilik olabiliyor. Bu da yolsuzluklara ,istismarlara ve suistimallere, insanların zaaflarına kapı aralıyor. Bir kurumda yetki ve sorumluluk tek kişide toplandığında eğer o zat kötü niyetli ise a dan z ye her şey kendi elinde olduğu için dilediğini yapabiliyor. 
Atalarımız “minareyi çalan kılıfını hazırlar” demiş. Yetki ve sorumluluklar tek kişide toplanmayıp geniş bir alana yayılırsa, bir zincirin halkaları gibi, kopan halka alarm verir. Burda teknik ve mekanik bir işleyiş söz konusudur. Yapılan her iş kayıt altına alınıp denetime açık, şeffaf ve hesap verebilirlik esası üzerine yapılırsa sorun çıkmaz. Zaman zaman küçük hatalar yapılsa bile bir sonraki sene eksikler giderilir ve sistem yenilenir, geliştirilir ve adım adım her geçen gün  daha mükemmel hale getirilir. Ülke olarak önce acil  bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. 
Kurtarıcı beklemekten vaz geçmeliyiz! “Evet efendimci” anlayışı terk edip amirin her dediğini tasdikleyen papağan olmamalıyız. Eleştirel ve özgürlükçü  düşünceye değer vermeliyiz. Her sistem ve kurum kendi dinamiklerini geliştirip onunla ayakta durmalıdır.
Bugün ülkemizde sağlam, güçlü,  kendi  dinamikleri olan ve kendine has bir işleyiş tarzı ile her geçen gün daha da  büyüyerek yoluna devam eden kurum yok denecek kadar az. Toplum olarak kurumsallaşmak için çaba sarf etmiyoruz. Problemleri geçici ve palyatif tedbirlerle çözmeye çalışıyoruz. Ehliyet ve liyakate değil sadakata önem veriyoruz. Geniş katılımlı istişarelerden uzağız. Her kararı “lider” olarak kabul ettiğimiz kişilerin vermesini istiyoruz. Hep bir kurtarıcı bekliyoruz. Bir uçtan diğer uca savruluyoruz, reaksiyoner ve tepkisel davranıyoruz. Köklü bir değişiklik ve yeni bir yapılanma şart!

Ausgabe: 277 / 08.11.2024 / Gelecek Sayı / Nächste Ausgabe: 11.12.2024
Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren