14.12.2021
Aklım ve mantığım bana Avusturya ile ilgili konuları yazmam gerektiğini söylese de, duygularım beni başka bir yöne çekiyor.Aklım ve mantığım bana Avusturya ile ilgili konuları yazmam gerektiğini söylese de, duygularım beni başka bir yöne çekiyor.
Avusturya da seçim kampanyaları çok sade bir atmosferde yapılıyor. Bazen seçim olduğunu hiç hissetmiyoruz bile, sessiz sedasız yapılıp bitiyor. Buna karşılık Türkiyede seçim propogandaları çok şaşalı gerçekleşiyor. Büyük konvoylar tertipleniyor, mitingler organize ediliyor, her yer parti bayrakları ile süsleniyor, her parti seçim kampanyası için özel türküler, şarkılar, marşlar bestelettiriyor, toplantıların kalabalık olması için bir şehirden diğer şehire otobüslerle insanlar taşınıyor, bir sürü genç, partili bu işler için seferber ediliyor. Bir çok yerlerde mitinglere katılanlara yiyecek, içecek dağıtılıyor, küçük hediyeler veriliyor. Türkiyede şu an 100 ün üzerinde siyasi parti var. Bunların sadece 5 tanesi devletten 2022 yılında 645 milyon lira yardım alacakmış. Eğer önümüzde bir erken seçim söz konusu olursa partilerin kasasına 1,9 milyar lira hazineden para girecekmiş. Tabii partiler bu yardımın birkaç katı kadar da dışardan bağış olarak alıyorlar. Ben şahsen Türkiye nin sosyo -ekonomik yapısını göz önüne aldığımda bu yardımların yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Tabii halk kendi gücünün farkına varıp mitinglere rağbet göstermez ise bu tür organizasyonlar sönük geçecek belki de zamanla hiç ihtiyaç duyulmayacaktır. Yok eğer halk siyasilerin elini sıkmayı, onlara dokunmayı büyük bir lütuf olarak algılarsa, kendini yok sayıp onların varlığını kabul ederse yine coşkulu seçim kampanyaları yapılmaya devam edecektir.
Kendimce binlerce insanın katıldığı coşkulu toplantıların sakıncalarını şöyle sıralıyorum:
1.)Halkın yüksek sesli müziğin olduğu, sloganların atıldığı, coşkulu kalabalıkların bulunduğu ortamlarda sağlıklı düşünmesi, gördüklerini, duyduklarını süzgeçten geçirip siyasi partiler hakkında doğru karar vermesi mümkün değildir.
2.) Bu şekilde organizelerle halkın düşünmesi engellenmekte, insanlara duygu yüklenerek, onların adeta transa geçmesi istenmektedir. Böylece halkın düşünmeden, sorgulamadan duyguları ile karar vermesi istenmektedir. İnsanlar akıl ve mantıklarından ziyade duygularından yakalanmaya çalışılmaktadır.
3.)Hazine yardımları haksız rekabet koşullarını oluşturmakta bundan dolayı adalet ve fırsat eşitliği ortadan kalkmaktadır. Küçük partiler pastadan pay alamadıkları için seslerini duyuramamakta, böylelikle halkın bir kesimi seçimlerde temsil edilmemektedir.
4.) Mitinglerde abartılı konuşmalar yapılmakta, bol keseden vaadlerde bulunulmakta, reel dünyadan kopuk bu tür söylemler halkın beklentisini yükseltmekte ve sonuçta halk bir boşluğa düşmektedir.
5.) Kalabalık mitingler izdihama, trafik kazalarına, çevre kirliliğine, gürültüye sebep olmakta, halkın normal hayatı engellenmektedir.
6.)Seçim kampanyaları için çok büyük paralar harcanmakta, israf edilmekte, kampanyaya destek verenler liyakat sahibi olmadıkları halde bir devlet görevi ile taltif edilmeyi beklemektedirler.
Bu maddeleri daha da uzatmak mümkün! Ben şahsen Türkiye deki işsiz, emekli ve asgari ücretle çalışan milyonlarca insanı düşündüğümde seçim için harcanan milyarlarca liranın vicdanları kanattığını hissediyorum. Bu para ile binlerce insana yeni istihdam alanı sağlanabilir, daha verimli yerlerde kullanılabilir.
Elbette her siyasi parti küçük ölçekte kendi parti proğramını ve faaliyetlerini açıklayan mütevazi toplantılar yapabilir. Ayrıca bugünün dünyasında her partinin bir web sayfası var, ilgi duyan o sayfaya girip okuyarak, araştırarak bilgi sahibi olabilir. Zaten her siyasi parti sosyal medyayı da çok etkili kullanıyor.
Sonuç olarak; abartılı seçim kampanyaları Türkiyede gerilimi artırmakta, toplumdaki kamplaşmayı körüklemektedir. Halkın büyük bir kesimi seçimlere değerinden fazla bir anlam yüklemekte ve siyaseti her problemin çözüm kaynağı olarak görmektedir. Seçim kampanyalarına gösterilen aşırı ilgi bana göre halkın kendi eli ile kendi değerini düşürmesidir. Kendi gücünü başkasına devretmesidir, kendini edilgen hale getirmesidir. Siyasiler kendilerini olduklarından daha güçlü, daha bilgili göstermek ve halkın desteğini kazanmak için bazen mübalağa ederler, bazen halkın duymak istediklerini söylerler. Bunlara kanmamak gerekir. Siyasilerin yapacakları işler sınırlıdır, bir vatandaş olarak 4-5 senede bir seçim geldiğinde gidip herkes oyunu kullanır.
Bilinç seviyesi yüksek, aklını başkasına kiraya vermeyen, düşünen, sorgulayan, kendini sürü değil birey hisseden insanlar mitinglere katılmıyor, katılmamalı! Seçim mitinglerinde konuşmaların seviyesi iyice düşürülmekte, bol bol slogan atılarak düşünmeyen beyinler inşa edilmeye çalışılmaktadır.
Keşke elimde geçmişten bugüne seçim meydanlarında hangi vaadlerin verildiğini ve bunların kaçta kaçının gerçekleştirildiğini gösteren bir belge olsaydı!
Share this with your friends: