9.02.2022
Bu sene kısa aralıklarla iki defa Antalya ya gittim. Antalya da araçlara kapalı olan yolda bir Youtube kanalı ile söyleşi yaptım. Konuşmanın linkini yazının altına koyacağım isteyenler tamamını dinleyebilirler. Bu sene kısa aralıklarla iki defa Antalya ya gittim. Antalya da araçlara kapalı olan yolda bir Youtube kanalı ile söyleşi yaptım. Konuşmanın linkini yazının altına koyacağım isteyenler tamamını dinleyebilirler.
Benimle söyleşi yapan arkadaş Youtube a koyduğu videonun başlığını “maymunu bile getirsen iyi yönetir” diye koymuş. Tabii bu başlığa ilk göz atanlar sanki benim bu cümle ile mevcut hükümeti kast ettiğimi zannedecekler. Türkiyede reyting uğruna sözlerin çarpıtılması çok olağan karşılanıyor. Halk bunu kanıksamış gibi gözüküyor. Ben de yanlış anlaşılmamak adına videonun altına kısa bir açıklama yazdım. Açıklamamda Avrupa daki sistemi anlatırken “Avrupada sistemin insan ağırlıklı olmadığını kuralların güçlü ve sistemin çok sağlam olduğunu, öyle ki onun başına bir maymunu bile getirseniz aynı düzenin devam edeceğini belirttim. Hatta maymun benzetmesinin de bir arkadaştan alıntı olduğunu söyledim” Videoyu seyreden bir vatandaş benim açıklamamın altına bir yorum yazmış. Aynen paylaşıyorum:”Aslında ne dediğini açıklama ihtiyacı duyman bile Türkiye nin sorununun ta kendisi. Söylediğin çok açık anlaşılıyor, ama maymun örneğini verdin ya, vay haline! Memleketin yarısı hakaret ettiğin iddiası ile seni teşhir eder, diğer yarısı da ne laf soktun, helal olsun diye seni över. Yani herkes işine nasıl geliyorsa seni öyle kullanır.” Ahmet adındaki bu arkadaşı tebrik ediyorum, gerçekten öngörüsü yüksek bir arkadaş! Aynen öyle oldu. Konuşmayı akrabalarımdan oluşan bir whatsapp grubuna koydum, kimi benim Silivri yolcusu olduğumu vurguladı, kimi överek göklere çıkardı. Yani her iki yorum tarzı da bana Türkiye de insanların savrulmuşluklarının bir yansıması gibi geldi. Bu durum biraz tehlikeli, çünkü düşünceden uzak, tamamen duygusal, gözü kapalı bir davranış. Söylenilen sözü tartmadan, önüne arkasına bakmadan, süzgeçten geçirmeden üzerinde kafa yormadan içimizdeki ön kabule göre değerlendiriyoruz. Eğer iktidar taraftarı iseniz toptan hiçbir ayrıntıya girmeden onun faaliyetlerini onaylamak zorundasınız, yok eğer muhalefet tarafında iseniz bu defa da iktidarın her yaptığına karşı çıkmak zorundasınız. Türkiye deki genel iktidar ve muhalefet anlayışı bu, maalesef üçüncü bir yol gözükmüyor. Ben veya benim düşüncemde olan birisi objektif olarak bir konuyu anlatmaya başladığında kutuplaşmış olan halk konuyu asıl bağlamından kopararak cımbızla kendi lehine veya aleyhine bir kırıntı arıyor ve ona göre konuşmanın tamamı hakkında hüküm veriyor. Kimse kimsenin aklına, vicdanına hitap edemiyor, maalesef insanımız kendi kabul ettiği fikirlerin dışındakilere çok kapalı, başkalarının kendine ulaşmasını engellemek için duvarlar örüyor. Her şeyi konuşulacak şekle getiremiyoruz. Konuları makul seviyede tartışamıyoruz. Konuşmalar değerini konuşan kişiden alıyor, içeriğinden değil! Oysa tam tersi olmalı!
Kimin söylediğine değil ne söylediğine önem vermeliyiz. Ülkemizin acilen bir normalleşmeye ihtiyacı var. Herkes kendi duygu, düşünce, ideoloji veya bakış açısını başkasına dayattığı sürece kalıcı ve sürdürülebilir bir düzen kurmak, toplumsal barışı sağlamak, istikrarklı bir ekonomi paketi hazırlamak mümkün olmaz. Aşırı tepkisellik ve savrulmalar, medeni olmayışımız, doğru kararlar almamızı engelliyor. *Kimse kendini dünyanın merkezine koymamalı!*Her kesimi kapsayan, kimseyi dışarda bırakmayan söylemler geliştirmeliyiz.*Genel geçerliliği olan nesnel görüşlere sahip olmalıyız. *Trafikte yolda arabamızla giderken yalnız olmadığımızı, yolun başkaları tarafından da kullanıldığını unutmamalıyız. Aynı şekilde mahallemizde, şehrimizde, ülkemizde ve dünyada tek başımıza yaşamıyoruz. *Bu süreçte toplumsal bir uzlaşı kültürü oluşturma gayreti içinde olmalıyız.*Karşılıklı konuşmanın, uzlaşmanın olmadığı yerde şiddetin hakim olduğunu unutmamalıyız!*İçinde bulunduğumuz problemlere devamlı bir çözüm bulmak için ne yapıp edip ihtilaflı konuları kaşımadan uzlaşı yollarını aramalıyız.* Bir birimize karşı saygı göstermeli ve bir birimizi dinlemeliyiz. *Ortak akla önem vermeliyiz. İyi niyetli, tevazu sahibi ve hoş görülü olmalıyız.* Bir birimizi aşağılamadan, konuları kişiselleştirmeden, sövmeden, hakaret etmeden saygı çerçevesi içinde sınırımızı aşmadan, duracağımız yeri bilerek eleştirilere de açık olmalıyız.*Kimseyi kendimize benzemeye zorlamamalıyız. *Kaba kuvvetimizi değil, fikirlerimizi karşılaştırmalıyız!
Zor günlerden geçerken bizi düzlüğe çıkaracak formüller üzerinde çalışmalıyız. Geçmişte yaptığımız hatalardan birey ve toplum olarak ders çıkarmalıyız. Aynı hataları yapıp farklı sonuçlar bekleyerek kendimizi gülünç duruma getirmemeliyiz.
https://youtu.be/KjQn2qGodC0
Share this with your friends: