17.01.2023

Sadece kanun yetmez

Bundan yaklaşık bir ay önce Türkiye deki bir siyasi parti liderinin sosyal medyada dolaşan bir söyleşisini dinleyip altına yorum yazdım. Yorumumda ismini vermeyeceğim liderin Türkiye ortalamasının üzerinde bir dürüstlüğe sahip olduğunu belirttim. Belki 50 kişi hakarete varan boyutta beni eleştirdi. Oysa ben adı geçen şahsı överek göklere çıkarmadım, sadece bir konuda hakkı teslim etmek adına düşüncelerimi paylaştım. Ama şundan adım kadar eminim ki, bana hakaret edenlerin dürüstlük derecesini ölçen bir makine olsa hepsi de sınıfta kalmıştı. Bizim toplumumuzda sadece dürüst ve samimi olmayışımız değil, insani değerlerden uzaklaşma, kalitesizlik, cehalet, medeniyet eksikliği, sorumsuzluk gibi problemler de var. Geçen ayki yazımda Orhan Veli nin bir belediye çukuruna düşerek genç yaşta yaşamını yitirdiğini yazmıştım. Bu ay aynı olay yine tekrarlandı; Manisa nın Salihli ilçesinde bir artezyen kuyusuna düşen iki yaşındaki Batu ve onu kurtarmak için kuyuya atlayan baba Aytuğ Demir hayatını kaybetti. Kuyuyu açan firma muhtemeldir ki daha önce açtığı kuyuların da üstünü kapatmamıştır, ama şans eseri içine kimse düşmemiş. Bundan yaklaşık bir ay önce Türkiye deki bir siyasi parti liderinin sosyal medyada dolaşan bir söyleşisini dinleyip altına yorum yazdım. Yorumumda ismini vermeyeceğim liderin Türkiye ortalamasının üzerinde bir dürüstlüğe sahip olduğunu belirttim. Belki 50 kişi hakarete varan boyutta beni eleştirdi. Oysa ben adı geçen şahsı överek göklere çıkarmadım, sadece bir konuda hakkı teslim etmek adına düşüncelerimi paylaştım. Ama şundan adım kadar eminim ki, bana hakaret edenlerin dürüstlük derecesini ölçen bir makine olsa hepsi de sınıfta kalmıştı. Bizim toplumumuzda sadece dürüst ve samimi olmayışımız değil, insani değerlerden uzaklaşma, kalitesizlik, cehalet, medeniyet eksikliği, sorumsuzluk gibi problemler de var. Geçen ayki yazımda Orhan Veli nin bir belediye çukuruna düşerek genç yaşta yaşamını yitirdiğini yazmıştım. Bu ay aynı olay yine tekrarlandı; Manisa nın Salihli ilçesinde bir artezyen kuyusuna düşen iki yaşındaki Batu ve onu kurtarmak için kuyuya atlayan baba Aytuğ Demir hayatını kaybetti. Kuyuyu açan firma muhtemeldir ki daha önce açtığı kuyuların da üstünü kapatmamıştır, ama şans eseri içine kimse düşmemiş. 
Tirol de küçük, şirin ve doğası mükemmel bir köyde yaşadığımı daha önce söylemiştim. Viyana dan ziyaretime gelen torunlarımı çocuk parkına götürdüğümde parktaki her oyuncağın üzerinde bir etiket olduğunu fark ettim. Tıpkı araçların kullanma ruhsatları gibi bir şey. Her sene parktaki tüm oyun yerleri kontrolden geçerek sağlamlıkları test ediliyor. Böylelikle alınan tedbirler sayesinde olası bir kazanın da önüne geçiliyor. Avusturya da sadece belediyelere ait oyun alanları değil özel sitelerin oyun alanları da kontrolden geçmek zorunda. Bunun gibi kombiler, kalorifer kazanları da her yıl muayene edilip aletlerin üzerlerine etiket yapıştırılıyor. Doğal gaz ve soba bacaları da periyodik aralıklarla yetkili firmalar tarafından temizleniyor. Apartmanların ve iş yerlerinin asansörleri , ölçü ve tartı aletleri, yangın tüpleri, alarm sistemleri, bazı makinalar da aynı şekilde her yıl muayeneden geçirilerek üzerlerine etiket yapıştırılıyor. Belediye yeni yapılan binalarda bina sahiplerinden yangınla ilgili bir sürü tedbirin yerine getirilmesini talep ediyor. Ayrıca binalarda çatılara çıkıldığında çalışanların emniyeti için özel basamak ve merdiven konulmasını şart koşuyor. Yazılı kuralların tamamı uygulamaya geçiyor, bir süs bitkisi gibi durmuyor.
Burdan şuraya gelmek istiyorum. Evet sistem, kural önemli. Ama çok daha önemli olan yetişmiş insan gücüne sahip olmak. Avrupadaki kadın cinayetleri, trafik ve iş kazaları, bebeklerdeki ölüm oranları Türkiye nin çok altındadır. Bunun tek sebebi kanunlar olamaz, çünkü benzeri kanunlar Türkiyede de var. Ülkeyi düzeltmek için kanunlar yetmez. Kanunlar kadın cinayetlerinin önüne geçemiyor. Devlet herkesin arkasına bir polis takamaz veya yapılan her işi kontrol ettirmek için bir görevli tayin edemez. Bu tür bir uygulamaya en zengin devletlerin bile bütçesi yetmez. Bütçesi yetse bile görevlendirilen kişi işinin ehli, vicdan ve sorumluluk sahibi değilse yine pürüzler çıkar. Toplumda herkes bir birine güvenmek zorunda, aksi taktirde attığımız her adımdan şüphe duyarsak paranoyak oluruz, ruh sağlığımız bozulur. Yaya kaldırımında yürürken bir otomobilin bana gelip çarpacağını düşünerek kendimi huzursuz yapmamalıyım. Araçlar için ve yayalar için ayrılan yol bellidir herkes kendine ait yolda gittiğinde sıkıntı olmamalıdır. Yol kenarında yapılan bir inşaatta çalışanların alttan geçen yayaların üzerine bir şey düşüreceğini düşünmemeliyiz. Aksine her vatandaş “inşaatı yapanlar aşağıda geçenlerin üzerine herhangi bir şey düşmemesi için tedbir almıştır” diye güven duygusuna sahip olmalıdır. Normal olan budur.
Maalesef Avrupada yaşayan ve ömrünün büyük kısmını burda geçirmiş olan insanımız da yaşadığı sistemin farkında değil.
Peki bu işin çözümü nedir? Eğitime sıfır yaşta başlamak gerek. Aile, okul, toplum ve devlet eğitimde aynı noktaya parmak basmak zorunda. Anne ve babalar çocuklarına iyi örnek olmak zorundalar. Eskiden “Yurttaşlık bilgisi” diye bir ders vardı. Öyle bir ders tekrar konulabilir. Sorumluluk üstlenmek ve üstlendiği sorumluluğun hesabını verme bilinci her çocuğa küçük yaşta kazandırılması gereken bir alışkanlık olmalıdır. Bebek yere düştüğü zaman yeri dövme arık gerilerde kalmalı.
Eğer bugünün dünden daha iyi, daha güvenli  olmasını istiyorsak bazı şeyleri değiştirmeliyiz. Sağlam ilkeler koyup ailede, kurumlarda, devlette bu ilkelerin uygulanmasının takipçisi olmalıyız. Teker teker insanlardan, şirketlerden, siyasetçilerden gönüllü hesap vermelerini sağlamalıyız. Kimse hesap vermeden yüksünmemelidir. Güvenilir, sorumluluk sahibi, erdemli, ahlaklı insanları yüreklendirip desteklemeliyiz. Hesap vermekten kaçınan insanlara görev vermemeliyiz.
Toplumda bilinç ve ahlak seviyesini yükseltip, sorumluluk duygusunu yerleştiremez isek çıkarılan kanunlar kaliteyi yükseltmeye yetmeyecektir. Ahlaktan, erdemden sorumluluktan yoksun kişiler hem bulundukları topluma, hem çevreye, doğaya hem de kendilerine zarar verirler.

Ausgabe: 277 / 08.11.2024 / Gelecek Sayı / Nächste Ausgabe: 11.12.2024
Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren