10.07.2024

Avrupa Birliği ülkeleri  geçtiğimiz haziran ayında “Doğayı Onarma Yasası” adlı yeni bir yasa çıkardı. Karar AB nin resmi gazetesinde yayımlanmasının  ardından  tüm üye ülkelerde yürürlüğe girecek.Avrupa Birliği ülkeleri  geçtiğimiz haziran ayında “Doğayı Onarma Yasası” adlı yeni bir yasa çıkardı. Karar AB nin resmi gazetesinde yayımlanmasının  ardından  tüm üye ülkelerde yürürlüğe girecek.
Çıkarılan kanun ile 2050 yılına kadar bozulan eko sistemin  tekrar düzeltilmesi amaçlanıyor.
Doğrusu bu haberi okuduğumda çok hayıflandım. Adamlar neleri düşünüyorlar! Tek kelime ile harika!
Avusturya Çevre Bakanı bu kanun için “Doğa için bir zafer! Gelecek nesillere daha sağlıklı ve mutlu bir hayat bırakmak için cesur bir adım attık”demiş.
Yasa 2030 a kadar AB topraklarındaki tarım arazilerinin ve denizlerin % 10 unda  biyo çeşitliliğinin desteklenmesini, bu amaçla bitki örtüsü oluşturulmasını hedefliyor. Ekilebilir arazilerin bir kısmının orman, bahçe ve sulak alana dönüştürülmesini de öngörüyor.
Bundan 100 sene sonra gelecek nesil, bizim tabiatta gördüklerimizden mahrum kalmasın, onlar da kelebekleri, arıları, papatyaları görsünler diye bütçelerinde para ayırıyorlar. Avrupa Birliği biyolojik çeşitliliği korumak, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamak, iklim değişikliği ile mücadele etmek, kirlilik ve israfı önlemek suretiyle insanın  doğayla uyum içinde yaşadığı bir gelecek için çalışıyor. 
Her ülkenin kendine ait şartları ve imkanları vardır amenna, yasalarda genelde o çerçevede çıkar. Ama çevre ve doğa konusunda en ileri yasayı kim çıkardı ise gözü kapalı taklit etmeli diye düşünüyorum. Avrupa Birliği gırgır ağları ile balık avlamayı 50m derinliğe çıkardı, yani denizin daha üst katmanlarında balık avlamak yasak. Bunun gerekçesi şu; uzmanlar kıyıdan itibaren 50 metreye kadar olan derinlikler, hem biyolojik çeşitlilik hem de oksijen üretme kapasitesi açısından denizlerin en değerli katmanı olduğunu söylüyorlar. Bu derinlik aralığı, okyanus ve denizlerde fotosenteze yetecek kadar ışığın ulaştığı ve zemine bağlı bitkilerin yoğun olarak bulunduğu alanlarmış Balıklar bu alanda üreyip nesillerini devam ettiriyorlar. Bu nedenle ekolojik bakımdan bir çok pelajik balık türü için hayati önem taşıyan sığ suların çok iyi korunması gerekiyor.
Maalesef ülkemizde çevre duyarlılığı çok düşük. Türkiyede balıkçılığın sürdürülebilmesi için gırgır avcılığında derinlik sınırının Avrupa Birliği standardı olan  50 metreye yükseltilmelidir. Halen Türkiyede 24 metre derinlikte gırgır ağı ile yasal olarak  balık avlanmaktadır. Hatta Karadeniz in bazı kesimlerinde 18 metre derinlikte bile yapılmaktadır. 
Artık dünya global bir  köy durumunda, her şey iç içe girmiş vaziyette. Yani Türkiyede öyle olsun, Avrupada böyle diyemeyiz. Tabiat eninde sonunda tepkisini gösterir ve zaman zaman da gösteriyor. Brezilya daki yağmur ormanlarının yok edilmesinin etkisini tüm dünya hissediyor.
Diğer taraftan geleceği düşünerek hayatımızı tanzim etmenin de insana has bir özellik olduğunu düşünüyorum. Bugünden yarını görmenin çarelerini bulmalıyız. Henüz tehlike tam manası ile gelip çatmadan bir şeyler yapabiliriz. 
İki buçuk aydan beri Türkiyedeyim. Maalesef hemen her gün bir çevre katliamına şahitlik ediyorum, bu da beni üzüyor. Ormanlar kasıtlı olarak yakılıyor, rant uğruna çevre katlediliyor. Eşsiz değerdeki tarım arazileri betonlaştırılıyor. Bu gidişata bir dur demek gerek!

Aileler çocuklarına örnek olmalı, çevre bilinci yüksek nesiller yetiştirmeliyiz.
Çevre sorunlarının artması ile birlikte  Avrupada çevre bilinci daha da yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu güzel bir gelişme ama gurbetçi vatandaşlarımız da sanki Türkiye ye gelince araziye uyuyor gibiler.
Yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler, nüfusun artması, sanayileşme ve kentleşme gibi etkenlerin yanında tüketim çılgınlığı çevre sorunlarının olumsuz etkilerini  günden güne derinlemesine hissettirmiştir. Tüm dünyanın bu konuda  iş birliği yapması da kaçınılmaz olmuştur.
Her bireyin etrafında olup bitenden çevrenin nasıl etkilendiğini fark etmesi ve ortaya çıkan olumsuz sonuçlara karşı da tepkisini dile getirmesi gerekir. 
Tüketimi azaltma yönünde adım atmak, çocuklarımıza bunu bizzat tatbik ederek göstermek onlarda farkındalığı artırmak adına önemli bir adımdır.
Tek kullanımlık bardaklar, şişeler plastik poşetler yerine çevreye yük getirmeyen ürünleri tercih etmeliyiz.
Avusturya Çevre Bakanını bu güzel ve örnek çalışmasından dolayı tebrik ediyorum.

Ausgabe: 277 / 08.11.2024 / Gelecek Sayı / Nächste Ausgabe: 11.12.2024
Köşe Yazarları | Autoren
Köşe Yazarları | Autoren